Yaratıcılık, hayal gücünden gelen daha önce karşılaşılmamış şeyler üretme becerisidir. Günümüzde birçok sanat eseri dışında teknolojik icatlar da yaratıcı bir şekilde düşünme sayesinde yaratılmıştır. İnsanlar yaratıcılıklarını kullanarak birçok şeyi birleştirip yeni bir şey oluştururlar ya da yeni, diğer her şeyden bağımsız şeyler düşünürler. Bu yüzden yaratıcılığın geleceğin oluşumu ve insanlığın kültürü için önemli bir yeri vardır. Peki yaratıcılık bu kadar önemliyse insanlar yaratıcı olmak için eğitilebilirler mi?
En büyük sanat eserlerini düşünün. Örneğin Mona Lisa ya da Son Akşam Yemeği. Leonardo Da Vinci bu resimleri çizerken herhangi bir şekilde birinden kopya çekmedi ya da çalmadı. Ya da icat edilen en önemli teknolojik aletleri düşünün. Telefonlar, bilgisayarlar, motorlar, jeneratörler… Bu aletler yaratılırken evet ilham alınmış olunabilir fakat ortaya çıkan şey apayrı yeni bir ürün olduğu için bunlar da yaratıcılıkla ortaya çıkmış aletlerdir. İlham da aynı zamanda yaratıcılıkta önemli bir yere sahiptir. İnsanlar durup dururken “Şunu icat edeyim.” demez. Bir yerden ilham ya da fikir alırlar ve belirli bir düşünme, deney, uygulama vb. süreci sonrasında bambaşka bir şey elde ederler. Böylece ne kopyalamış olurlar ne de çalmış.
Yaratıcılık becerisinin ne kadar doğuştan kaynaklı olduğu sanılsa da sonradan da geliştirilebilir. Örneğin ünlü fizik profesörü Albert Einstein küçüklüğünde ne kadar sorun yaşasa da sonrasında yaratıcılık becerilerini fazlasıyla geliştirerek günümüze çok önemli formüller, denklemler, teoriler vb. katmıştır. Üstelik bu yeteneğini kendi kendine herhangi bir destek almadan geliştirmiştir. Bu yüzden ben yaratıcılığın sonradan kazanılabileceğini ve eğitimle daha da geliştirilebileceğini düşünüyorum. İnsanlar büyürken yeni birçok şey öğrenirler ve öğrendikleri şeyleri kullanmak, birbirleriyle birleştirmek isterler. Her yeni bir şey öğrenildiğinde hemen onunla ilgili fikirler oluşmaya başlar insanın aklında “Bunu nasıl kullanabilirim?” diye. Böylece yaratıcılık becerisi gelişir.
Fakat yaratıcılığın geliştirilmesi kolay değildir. Bunu yapabilmek için insanlar sürekli yaratılabilecek yeni şeyler hakkında düşünmeye çalışmalı, düşünemediğinde ise diğer şeylerden nasıl ilham alması gerektiğini bilmelidir. Örneğin matematikte karşımıza çıkan sayısız farklı problemi çözebilmek için tek tek o problemlere dair örnek sorular çözmemiz gerekir. Her farklı bir problem her farklı problemlerin birleşiminden oluşur. Bu da sonsuz yelpazeye dağılmış sorular demektir. O sorular oluşturulurken de ya diğer sorulardan ilham alınır ya da insanların düşünme tarzlarına göre yeni sorular yaratılır. Bunun için ise yaratıcılık becerisi önemlidir çünkü soruları farklı kılan yaratıcılıklarından kaynaklanan zorluktur. Farklı şeyleri deneyen, farklı soruları çözmeye çalışan insan; aynı şeyleri deneyip aynı tarzda soruları çözen insana göre daha beceriklidir. Farklı sorulara verilen farklı türde cevaplar insanların yaratıcılık kapasitesini genişletir ve onları soru çözmede daha becerikli kılar.
Sonuç olarak yaratıcılık ne kadar zor da olsa sonradan kazanılabilir bir yetenektir. Fakat onu geliştirmek yüksek oranda dikkat, ayrıntılara önem verme becerisi ve olmazsa olmaz yeni öğrenilen şeylere ilgi gerektirir. Ve yeterince eğitimle yaratıcılık becerisi insana aşılanabilir ve insanlar yeni şeyler üretme yolunda birçok gelişime katkı sağlayabilir.