Ahmet Ümit “Bize çalışkan köleler değil, yaratıcı zekâlar gerek.” der. Bu söze katılmakla beraber her insanın belli bir alanda zeki olduğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda insanların zeki ve aptal diye değil doğru yönlendirilmiş ve yanlış yönlendirilmiş olarak ayrıldığını düşünüyorum. Tembelliği bir kenara bırakırsak tabii. Doğru yönlendirilse her insan bir alanda başarılı olabilir. Bunun için değişim eğitim sisteminden başlamalıdır.
“21. yüzyılda ulusların beşeri sermayesinin temelini oluşturan eğitim; toplumun ve bireyin gelişmesini sağlayan, ekonomik kalkınmayı destekleyen, kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan çok önemli bir süreçtir.” Okullara yüklenen ana misyon kısa, orta, uzun vadeli problemlere çözüm üretebilen, kendi ‘ben’ini tanıyan bireyler yetiştirmektir. Eğitim aslında okullarda başlamaz. Okul öncesi dediğimiz 0 – 6 yaş arası süreçte alınan eğitim bireyin daha sonraki hayatını büyük ölçüde etkiler. Ailenin çocuk üzerinde yadsınamaz bir etkisi vardır. Bu sebepten ötürü karakter gelişimini ve dolayısıyla meslek seçimi yapmasında büyük bir rol üstlenirler.
Okul döneminden bahsedecek olursak öğretmen kalitesi öğrenci başarısını doğrudan etkiler. Eğitimsel başarı için, öğretmenin hizmet öncesi ve hizmet içinde yetiştirilmesi, verilen eğitimin kalitesi açısından büyük önem taşır. Özellikle okul öncesi eğitim (anaokulu vb.) döneminde çocuk ilgi alanlarını ve yeteneklerini büyük ölçüde belli eder. Öğretmenin bunu en iyi şekilde anlaması ve çocuğa nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğini analiz etmelidir. Bununla alakalı eğitim almalıdırlar. Yani herkes aynı eğitimi almamalı ve ileriye yönelik yetiştirilmelidir. Şu anki gibi bütün öğrencileri belli kalıplara sokarak eğitim verilmemelidir. Bu çocukların yaratıcı zekalarını olabildiğince köreltir. Eğitim sistemimizde sistemden farklı düşünen çocukların özgüvenleri kırılır ve böyle düşünmeye zorlanırlar. Böylece farklı düşünemezler. Öğretmenlerin ise görevi bu çocukların içindeki hevesi kırmadan onları desteklemelidirler. Öğretmenin yarattığı bir travma çocukta fazlasıyla derin izler bırakabilir. Aldıkları psikolojik eğitime önem verilmelidir. Ayrıca görev esnasında da belli aralıklarla bu eğitim tekrarlanmalı ve unutmamaları sağlanmalıdır. Öğretmenler görev esnasında belli aralıklarla denetlenmeli ve işlerine verdikleri önem analiz edilmelidir. Bazen öğretmenler dozu fazlasıyla kaçırabiliyorlar ve öğrenci üstündeki etkilerini unutuyorlar.
Bunların dışında eğitim değiştiği an herkesin başarılı olmasını beklemek yanlış. Evet yaratıcı zekalara ihtiyacımız var fakat bu zekanın kullanılabilmesi için çalışma gerekli. Yani evet hiçbir şey düşünmeden, sorgulamadan çalışan insanlara ihtiyacımız yok ama yaratıcı bir zekası olup tembellik yapan insanlara da bir o kadar ihtiyacımız yok. Emek vermeden başarılı olunamaz. İnsan emek vermediği sürece isterse dünyanın en iyi eğitimini alsın yine de başarılı olamaz. İlgi alanı olan mesleğe yönlendirilme aslında tam da burada devreye giriyor. Eğer insanlar ilgi alanı olan mesleği yaparlarsa bu mesleği yaparken severek yaparlar. Tabii severek yapmanın ötesinde işlerini ‘ yaparlar’.
Yani demem o ki evet, yaratıcı zekalara ihtiyacımız var fakat aynı zamanda çalışkan olanlarına.