Yaşadığımız dünya üzerinde gün geçmiyor ki yeni bir sorunla karşılaşmayalım. Dünya nüfusundaki hızlı artış, beraberinde getirdiği yeni problemler nedeniyle, neredeyse bunlardan en önemlisi haline geldi. Özellikle doğru nüfus planlamasının yapılmadığı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu sorun her geçen gün çığ gibi büyümekte ve yaşadığımız tüm dünyayı daha fazla tehdit etmektedir. Yaklaşık 8 milyara ulaşan dünya nüfusu, beraberinde birçok yeni yeni sorunu da ortaya çıkarmaktadır. Bunlardan en önemlisi de gıda krizidir. Normal şartlar altında üretilebilen yiyecek miktarı insanlık için yeterliyken, nüfusun normalin çok üzerinde artması sebebiyle ilerde doğabilecek sorunlar, ülkeler tarafından görülmüş ve bilim adamları tarafından bazı çözümler üretilmeye başlanmıştır.
Bu çözümlerden bir tanesi belki de şu anda en yaygın olarak kullanılanı gıdaların genetiğini değiştirerek GDO’lu ürünler üretmektir. Peki bu bir çözüm müdür yoksa sadece günümüzü kurtarmak için yapılan bir şey midir?
Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara genetiği değiştirilmiş organizmalar kısaca GDO adı verilir. Dünya üzerinde çoğunlukla; buğday, mısır, çilek, kiraz, domates, yer fıstığı, pirinç, patates, havuç gibi gıdalarda GDO bulunmaktadır. Ahududu, karpuz, biber, kavun, ananas gibi ürünlerde ise çalışmalar devam etmektedir.
Gıdaların genetiğinin geliştirilmesi sayesinde şimdilik gıda ihtiyacı karşılanabilmekteyse de bu ürünlerin tüketilmesi de beraberinde birçok sorunu getirmektedir. GDO’lu gıdalar kendi doğal ortamı dışından farklı mevsim ve sıcaklıklarda, çok daha kısa sürelerde ve miktarlarda üretilebilmektedir. Bu gıdanın genetiğinin değişmesi içerisinde kimyasal maddeler olduğunu gösterir. Bu kimyasal maddeler bu ürünleri tüketen tüm canlılarda öldürücü alerjilere sebep olabilir.
GDO’lu yemler hayvanlarda antibiyotik direncini arttırarak, antibiyotiklerin etkisini azaltmaktadır. GDO ekim alanlarında kullanılan yabani ot ilaçları, memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşımaktadır. Bu saydıklarım bugüne kadar tespit edilebilen zararlardan sadece bazılarıdır. Bu ürünlerin tüketilmesinin ileride doğurabileceği birçok zararın olabileceği de bilim adamlarının ortak görüşüdür.
Dünya nüfusundaki önlenemeyen hızlı artışın yarattığı gıda krizine, başlangıçta GDO’lu ürünler yetiştirilmesi ve tüketilmesi bir çözüm olarak sunulmuş olsa da gün geçtikçe bu ürünlerin tüketilmesi bir çözüm olarak sunulmuş olsa da gün geçtikçe bu ürünlerin tüketilmesinin yarattığı sorunların bulunması, bilim adamlarının yepyeni çözümler bulmaya yöneltiyor. Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar nüfus planlaması için kendi üzerine düşeni yapma konusunda ülkeler tarafından daha fazla bilinçlendirilmeli, bu konulara ülkeler, daha fazla bütçeler ayırmalı ve bilim insanlarına yeni çözümler üretebilmeleri için gerekli zaman kazandırılıp destek vermelidir.