Yapay zekâ…
Bu ifade artık çok tanıdık geliyor çünkü bu uygulama hayatımızın bir parçası haline geldi. Çok eski değil, birkaç yıl öncesine gidersek bunlar bizim için bir hayaldi. Daha da doğrusu bu bizim için bir ihtiyaçtı çünkü her gün daha da gelişen dünyada ihtiyaçlarımız artıyor. Ne kadar çok şey geliştirirsek ne kadar çok üretirsek daha da fazla gerekçe ve ihtiyaç ortaya çıkıyor. Çünkü bu insanlığın bir şartı: Yaşamak için gelişmeliyiz, üretmeliyiz ki tüketelim. Bunlar ya bizim doğuşumuz ya da bizim sonumuz olacak.
Peki, daha önce hiç yapay zekânın bizi yönetebileceğini düşündün mü? Ben düşündüm ve bunun mümkün olmasının çok zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim ürettiğimiz, bizim kodladığımız bir makinenin bize karşı olması gerçekten çok zor. Öncelikle yapabileceklerinin sınırları olan bir makinenin, eğer gerekirse, bunu imha etmenin bir yolunu mutlaka buluruz. Bu, filmlerdeki gibi olamaz; fişini çek, geç işte.
Bunu bir kenara bırakırsak diğer önemli bir konu ise yapay zekânın günlük hayatımızın içinde ne kadar fazla olduğu. Belki fark etmiyoruz ama günlük hayatımızda yapay zekâyı çok kullanıyoruz; sadece yol bulurken, bir şeyler araştırırken ya da eğlenmek için değil… Yani eğer yapay zekâ olmasaydı, günlük hayatımızda birçok şey eksik kalırdı ve çoğu işimizi yapamazdık. Kısacası, yapay zekâ bizim için çok önemli.