Yapay zekâ, insanlar veya hayvanlarda olan doğal zekânın aksine, makineler tarafından kullanılan bir zekâ çeşididir. Yapay zekâ, insan zekâsına özgü yüksek düşünme becerilerini taklit eden yapay bir işletim sistemidir. Bu sistem; algılama, öğrenme, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma ve karar verme gibi yeteneklere sahip olmalıdır. Geçtiğimiz dönemlerde yapay zekâ, bu becerilerine bir yenisini daha ekledi: duyguları anlayabilme. Bunun hem olumlu hem de olumsuz yanları vardır. İşte, bugün burada bununla ilgili konuşacağım.
Yapay zekânın duyguları anlayabilmesinin olumlu yanlarından biri, yapay zekânın insanların dertlerini ve yaşadıkları duygusal sorunları anlatabileceği bir arkadaş gibi davranabilmesidir. Bu, yeni bir yapay zekâ sektörünün ortaya çıkabileceği anlamına geliyor. Ayrıca bu durum birçok insana iyi gelebilir. Yapay zekânın duyguları anlayabilmesinin bir diğer olumlu yanı ise insanlarla daha iyi iletişim kurabilecek olmasıdır. “ChatGPT” gibi uygulamalar da bu teknolojiden (yapay zekânın duyguları anlayabilmesi) yararlanabilir; “ChatGPT”nin duygularının olması çok daha fazla kullanıcıyı çekebilir. Ancak bu yeni teknolojinin (yapay zekânın duyguları anlayabilmesi) en az olumlu yanları kadar olumsuz yanları da vardır. Bu olumsuz yanlardan biri, insan zekâsı ile yapay zekâyı ayırt eden en büyük özelliklerden birinin duyguları algılayabilme yeteneği olmasıdır. Eğer insan zekâsı ile yapay zekâ arasında bir fark kalmazsa, insanların robotları (yapay zekâyı) yönetmesi çok zor hâle gelir ve bu da gerçekten çok tehlikeli bir küresel sorun oluşturabilir.
Sonuç olarak; yapay zekânın kontrol edilebilmesi adına büyük tedbirler alınmazsa, bence yapay zekânın duyguları anlayabilmesi insanlık için çok tehlikeli olabilir. Ancak tedbirler alınırsa, bu teknoloji çok yararlı bir şekilde kullanılabilir. Peki, bu tedbirler ne olabilir? Bana kalırsa bu tedbirlerin en büyüğü, bütün yapay zekâ ağının tek bir enerji kaynağına bağlı olması ve bu kaynağın da insanların elinde olmasıdır. Yapay zekâyı kontrol edersek hem elimize büyük bir güç geçmiş olur hem de tüm insanlık olarak tehlikeden uzak durmuş oluruz.