“Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöldür.” der Çehov. Benim bakış açıma göre bu söz bir çok yönden doğru olsa da Einstein’ın bir sözü vardır: “Sakin bir hayatın tekdüzeliği ve yalnızlığı, yaratıcı aklı harekete geçirir.” Peki bu sözlerden hangisi doğrudur?
Aslında tam olarak net bir cevap yoktur. Çünkü bu sorunun cevabı her insanın bakış açısına göre farklılık gösterir. Örneğin birine göre Çehov’un sözü diğer kişiye göre ise Einstein’ın sözü haklıdır. Fakat bana göre bu iki sorunun da haklılık payı vardır. Tıpkı Çehov’un dediği gibi yalnızlık sanki sonu yokmuş gibi gelen uçsuz bucaksız bir duygudur. Kişi yalnız olunca kendini mutsuz, umutsuz, kırgın ve bunlar gibi bir çok olumsuz duygu içinde hissedebilir. Lakin Einstein’ın söylediği gibi sakin ve huzurlu bir hayat insanı daha yaratıcı olmaya yönlendirebilir. Fakat bu kişiden kişiye değişir. Çünkü bazı kişiler yalnızlıktan hiç hoşlanmaz. Yalnız hissedince kendilerini karanlık bir tünelde yollarını aydınlatacak bir ışık olmadan yürüyormuş gibi hissedebilirler. Öte yandan bazı kişiler sakin, huzurlu bir hayat tercih eder. Onlara göre yalnızlık oldukça normal ve üstünden kalkabilecekleri bir şeydir. Ayrıca onlar için yalnızlığın getirdiği sessizlik yeni fikirler edinmelerine yardım eder. Ben her ne kadar Einstein’ın sözünü de doğru bulsa da bana göre Çehov’un sözü daha mantıklıdır. Çünkü ben yalnızlıktan hiç hoşlanmam. Arkadaşlarım ve ailem benim için her zaman çok önemli olmuşlardır. Onlar olmasa kendimi çok yalnız hissederdim ve asla yolumu bulamazdım. Onlar benim için bir ışık kaynağı gibiler.