“Kendini yalnız hisseden kimse için her yer çöl müdür?”, yoksa “Sakin bir hayatın tekdüzeliği ve yalnızlığı, yaratıcı aklı mı harekete geçirir?”
Yalnızlık kişiden kişiye değişiklik gösteren bir kavramdır ancak bana kalırsa, rahatsızlık verici b ir durum da değildir. Bu nedenle, Einstein’in de dediği gibi “Sakin bir hayatın tekdüzeliği ve yalnızlığı, yaratıcı aklı harekete geçirir.” Ancak tabii ki de yalnızlığın kötü etkilediği zamanlar da çoktur, mesela gerçekten çöktüğünüz günlerde veya saatlerde (ki belki çok daha uzun sürebilir bu durum) yanınızda olup size yardımcı olacak kişilere ihtiyaç duyulabilir. Tahmin edebildiğiniz gibi bu istenmeyen bir şey de olabilir, herkes kötü hissettiği zaman yanında birini istemek durumunda olmaya da bilir fakat çoğu kişi bunu anlamayıp karşısındaki kişiyi daha zor bir duruma itebilir.
Yalnızlık konusunda herkes ya yakınır ya da yalnızlığın tadını çıkarmak üzerine sözler söyler. Bu konu hakkında pek çok şiir, roman ve yazı yazılmış; yalnızlık insan hayatının bir parçası olarak tarih boyunca dile getirilmiştir. Bütün bu zaman dilimlerinde kimi insanlar yalnızlığı dayanılmaz bir işkence olarak görürken, kimi insanlar ise topluluk içine çıkmayı sevmeyip yalnız kalmaya meyilli olmuştur. İnsan gerektiği zaman kendi kendine kalıp iç sesini dinleme ihtiyacı duyar ve yalnızlık böyle zamanlarda çok iyi fırsattır. Fakat bu sürekli hale gelirse ve kişi her geçen gün toplumdan uzaklaşıp yalnız bir birey haline gelirse sorunlar baş göstermeye başlar. Yalnızlık aşırıya kaçtığı zaman kişinin yaşamını olumsuz etkilemekle beraber sosyal ilişkilerinin zayıflamasına ve bireyin tatmin olma duygusunun azalmasına neden olmaktadır. Yalnızlık duygusunun ortaya çıkışı; bireyin bağlanma, sevilme, şefkat ve değerli hissetme gibi duygusal açıdan önemli olan gereksinimlerinin karşılanmaması ile güvenilir ilişki kurma eksikliği çekmesi sonucu oluşmaktadır. Bu gereksinimlerinin karşılanmaması durumunda bireyler kendilerini izole ederler. İzolasyon sonucunda yalnızlık görülmeye başlar . Bir başka araştırmada yalnızlığın sebepleri olarak kişisel özellikler, kurulan ilişkilerdeki yetersizlikler ve ilişkilerden istenilen değişiklikler gösterilmiştir. Brelim ise yaptığı araştırmasında yalnızlığı yabancılaşma, birilerine bağlı olmama, tek başına olma, zorunlu ya da zorla soyutlanma ve yerinden olma gibi faktörlere bağlamıştır.
Uzun lafın kısası ne istediğimiz ve nasıl hissettiğimiz çok çabuk bir şekilde değişmektedir, bu nedenle hiçbir şekilde net bir cevap vermemiz de doğru olmaz. Şu anda da bilindiği üzere hâlâ daha bilimsel bir deneyin sonucuna da varılamamıştır. Çalışmalar ve gözlemlemeler devam etmektedir.