YALAN MI, DOĞRU MU?

Bir bahar sabahıydı. Kuşlar cıvıldıyor, arılar çiçekten çiçeğe hopluyordu. Hava sonsuz umut tarafından ele geçirilmişti. Ama bu çok uzun sürmeyecekti. Saat dokuzu dört geçiyordu. Bir anda kuş cıvıltıları durdu; kısık, öfkeli ve sinirli bir kız perdeleri kapatıp tüm heyecan ve umudu yarıda bıraktı. Kız homurdanarak “Anne, kahvaltıya gelemem; kızlarla kafede yerim.” dedi. Arkadan bir ses “Tamam, çok geç kalma Meral.” dedi. Kız mutlu ama bir o kadar da gerilmiş bir biçimde dışarıdaki arabaya binip gözden kayboldu.

Meral çok inatçı, sakin ve yalancı biridir ama bir o kadar da samimi, güzel ve cana yakındır. İşte o bahar sabahı yeniden arkadaşlarıyla kafede yemek yiyecekti. Kafede Meral’in arkadaşı Ekin konuşur ve “Kızlar, biz yarın kuzenlerimle Dubai’ye geziye gidiyoruz.” der. Sonradan çoğu arkadaşının da yurt dışına gideceğini duyar. Meral yurt dışına gidemezdi; annesini, ülkesini, evini, ailesini ve dostlarını bırakıp farklı bir ülkeye gitmeye niyetli değildi. Bir anda arkadaşı Zeynep konuşur: “Ekin, sen nereye gideceksin?” der. Meral bunun üzerine yalan söylemeye karar verdi. Kibirli ve bilgece “Biz annemle İngiltere’ye gidiyoruz.” der. Herkes Meral’i över. Bir anda Meral’in sesi kesilir. Herkes Meral’e iyi olup olmadığını sorar. Meral hemen tuvalete koşar.

Meral korkmuştu, annesi yanında değildi. İçindeki ses fısıldayarak “Meral, niye yalan söylemeyi seçtin?” diye sorar. Meral korkudan ağlamaya başlar ve her şeyi arkadaşlarına anlatır ve arkadaşları onu olduğu gibi sevdiğini açıklar. Meral hiç olmadığından neşeli ve rahat hissettiğini belirtir.

(Visited 7 times, 1 visits today)