Cidden ne soğuk bir geceydi. Markete gitmem gerektiği için ofluyordum. Sağanak halinde yağmur yağıyordu. Kalın montumu giydim, altıma da botumu. Telefonumu ve anahtarımı yanıma alıp kapıyı çektim. Merdivenlerden inmeye başladım. Çıkış kapısını açtığımda içim titredi. Deli gibi üşüyordum. Ayaklarım beni geri geri götürüyordu. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Market zaten çok yakındı. Kapıdan girdiğimde içim yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Burası cidden büyüktü. Aldıklarımı kasaya taşırken sessizliği bozan bir gürültü kulaklarımda duyuldu
Bırak beni gelmeyeceğim seninle!
Bir kadın sesiydi hemen sesin geldiği yöne döndüm. Genç uzun boylu bir kadınla orta yaşlarda kirli sakallı uzun boylu bir adam bağrışyordu.
Zaten akıllısı beni bulmazdı ki. Meraklı gözlerle bakmaya başladım. Kaşınıyordum. Adamla bir anlık göz göze gelince cidden kalbimin ağzıma geldiğini hissetmiştim.
Adam kadına bir Osmanlı tokadı geçirince. Çalışanlar araya girmek için koşuşturdular. Cidden yeni mi araya giriyordunuz? Kadın 2 saattir bağırıyordu.
Beyefendi lütfen sakin olup gider misiniz?
Adam o ölümcül bakışlarını adama gönderdi
Sana ne lan!
Kadın deli hıçkırıklarla ağlamaya başlarken adam kadına tekrar vurdu. Daha fazla dayanamayıp kadın yere eğildi ve oturdu. Çalışan görevli de adamı kolundan sürüklemeye çalıştı. Tabi sadece çalıştı. 1mm kıpırdamadığına şahitlik edebilirdim. Olaya karışmak istemiyordum. Kesin bu şansla bana bir şey olurdu. Hemen telefonumu çıkartıp polisi aradım. Yeri adresi söyledim ve kısık sesle olayı anlattım. Rahat bir nefes alıp döneceğim sırada önümde biri olduğunu fark etti. Adını bile bilmediğim kabadayı bana öyle nefretle bakıyordu ki…
“Ne yapıyorsun sen? Bir de seninle mi uğraşacağım?” dedi.
Korkudan elim ayağım titrerken beni bir anda arkamda duran reyona itti. Ne yapacaksın şimdi bakalım? Kurtar kendini. Yine mi başım beladaydı ya…
Canım cidden yanmıştı. Omzum deli gibi yanıyordu. Elimi omzuma koydum. Bir ıslaklık vardı hayır ya olamaz demi? Cidden omzum kanıyor muydu? Arkamı dönüp reyon demirine baktım kan olmuştu. Ellerim kan içerisindeydi. Titrek bir nefesle sadece “Kanıyor” diyebilmiştim. Adam da oradan,
“Görebiliyorum.” dedi
Vay be cidden kör değilmiş. Salak mıydı, bu ne be gördüm.
Bana dönüp “Seninle artık uğraşamam” dedi. Neydi bu şimdi ha? Ona baktım ki bir silah da onunla bana doğru bakıyor. Olamaz ya olamaz dimi ama. Tamam ben çok saf bir kızdım. Kimseye bir yararım da olmamıştır. İleri de de bir bilim adamı olmayacaktım. Yinede en sevdiğim şarkıcının konserine, en yakın arkadaşımla tatile, mesela ben hiç uçurumda tek başıma ağlamamıştım. Ne saçmalıyordum ya ben? Uçurumda ağlamak mı? Niye ağlıyorum ya ben. Ne çabuk öldürmüştüm kendimi böyle. Tam o an tetiği çekti ve titreyen eliyle göğsümü hedef aldı. Gözlerimi kapadım bitmişti işte. Çok erken ama…
O an bir silah sesi duydum. Şimdi canımın yanması yere yığılmam ve her yerin kan olması, birinin bağırması gerekmiyor muydu? Cidden ölümüm bile anormal mi olacaktı. Diyorum ya şansım al sana şans. Yavaşça gözlerimi açtım. Karşımda boylu boyunca yatan kabadayı vardı. Kanlar içinde…
Polisler gelmişti. Aman Allahım çok ucuz atlatmıştım. Hayatımın en zor günü olabilirdi.