Çoğunuzun bildiği üzere vize, yabancı bir ülkeye girebilmek için o ülke makamlarından alınan resmi izindir. Ülkeler arası vize zorunluluğu birçok insan için gerek ticaret, gerek seyehat, gerekse alışveriş gibi temel konularda sıkıntı oluşturmaktadır. Hatta bu durum, sağlık ve eğitim alanlarında dahi eşitsizliklere sebebiyet verebilmektedir. Peki bütün bunlara yol açan bir sistemin var olmasının sebebi nedir ve olmasaydı ne olurdu?
Aslına bakılırsa vize temelinde bir çeşit güvenlik önlemidir. Büyük, gelişmiş ve dolayısıyla zengin ülkelerin; geri kalmış ve cahillik oranı yüksek ülkelerin insanlarının, kendi ülkelerine verebilecekleri zararlardan duydukları korkunun somut bir göstergesi olduğu da söylenilebilir. Cehalet oranı arttıkça suç oranın da arttığı ve maddi yetersizliklerin de insanları suça teşfik ettiği düşünülürse korkularının sebepsiz olmadığı yadsınamaz bir gerçektir.
Ancak vize en başlarda sadece bir güvenlik uygulaması iken zamanla işin içine siyasi ilişkilerin karışmasıyla olay tamamen farklı bir boyut kazanmıştır. Ülkeler bazı çıkarlardan ya da anlaşmazlıklardan kaynaklı olarak kimi ülkelerle aralarındaki vize uygulamasını kaldırırken kimi ülkeler için ise vize alım şartlarını arttırmış hatta alımları durdurmuştur. Bu durum ülkeler arası ticarette büyük sıkıntılara yol açmakla birlikte turizm alanında da büyük zararlara sebep olmuştur.
Günümüzde vize uygulamaları özellikle 3.sınıf geri kalmış ülkeler için ne kadar büyük sıkıntılar oluşturuyor olsa da kimi eşitsizlikleri bünyesinde barındırıyor olsa da vizelerin tamamen kaldırılmasının çok daha büyük bir kaosa sebep olacağı ise şüphesiz bir gerçektir. Çünkü bu, insanları göçe sürükleyecek, insanlar daha iyi yaşam şartları ve daha düzenli bir yaşam isteğiyle ülkelerini terk edip, gelişmiş ülkelere gidecektir. Lakin gelişmiş ülke standartlarındaki ülkelerin sayısı ve dolayısıyla nüfusu gelişmemiş ülkelere kıyasla daha az olduğundan ve onca insana yetecek kaynakları bulunmadığından bu ülkelerin yaşanacak olan neredeyse %100 oranındaki nüfuz artışını kaldırması mümkün değildir.
.
Zaten böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde göç edilen ülkelerde hem çarpık kentleşme hem de kişi başına düşen milli gelirde gözle görülür bir azalış meydana geleceği düşünülürse birçok zorluğun üstesinden gelerek refah seviyesine ulaşmış halkın ve vizeler kaldırıldığı takdirde eski düzeni yeni nüfusla tekrar kurmak zorunda kalacak devlet yönetiminin bunu kabul etmesi için hiçbir geçerli sebep bulunmamaktadır.
Ancak bu uygulamanın tarafsız üyelerden oluşan bir kurul tarafından değerlendirilerek, siyasi ilişkiler göz önünde bulundurulmaksızın, yalnızca güvenlik temelli yeniden yapılandırılması kanaatimce en doğrusudur. Bu yeniden yapılandırma sürecinde öğrenci ve hasta vizeleri de gözden geçirilmelidir.
Kısacası vizelerin kaldırılması, ülkelerinde kalıp bunu sadece işlerini uluslararası boyutta daha kolay yürütmek amaçlı kullanacak olan insanlar için güzel sonuçlar doğurbilecek olsa da bu dünyada bir şeyleri çalışmadan, tek bir damla dahi ter dökmeden elde etmeye çalışan ve gerekirse kendi rahatları için başkalarının rahatını bozmaktan çekinmeyen insanlarlar oldukça, mümkün gözükmemektedir. Günümüzde ülke içinde dahi düşünce ve inanç özgürlüğü, kadın erkek eşitliği ve daha nicelerinde sorun yaşandığı düşünüldüğünde ise; şu an için, uluslararası boyutta bu çeşit bir saygı beklentisi, ütopik bir hayalden başka bir şey değildir.