Duygular, düşünceler, fikirler, hayal gücü ve yaratıcılıktan yararlanılarak ortaya çıkarılan ürün biçimi sanat olarak adlandırılır. Edebiyat, resim, müzik, tiyatro gibi alanlarda ortaya çıkan sanat eserleri ise güzel sanatlar olarak adlandırılıyor. Bir ülkede sanata verilen önem, o ülkenin kültürel seviyesi, sosyal becerileri ve üretkenliği gibi ülke hakkında pek çok şeyi söyler. Ancak ülkemizde sanat, spor ya da bilim gibi farklı dallar kadar yaygın değil ve dolayısıyla sanat alanındaki eğitim olanakları da o kadar gelişmiş değil.
Sanatın Türkiye’de diğer ülkelere ve ülkedeki gelişmiş diğer alanlara kıyasla daha az gelişmiş olmasının en belirgin sebebi sanatın sadece bir hobi olarak görülmesi. Çocuklara küçüklüklerinden itibaren sanat, bir hobi olarak öğretilmiş ve meslek olarak hiç tanıtılmamaktadır. Sanata ilgi duyan ve ileride geçimini uğraşmaktan zevk aldığı sanat dalı üzerinden sağlamak isteyen çocuklar, gençler olursa da okulları ve aileleri tarafından çoğunlukla bunun pek iyi bir fikir olmadığı ve “gerçek” bir meslek seçmesinin daha doğru olacağı konusunda ikna ediliyorlar. Bunun sebebi ise genelde “gerçek meslekler” olarak sayılan doktorluk, mimarlık, mühendislik gibi meslekler ile daha kolay geçim sağlayabilecek olmaları.
Sanatçılığı bir meslek seçeneği olarak değerlendiren fazla kişi olmadığı için bu alandaki eğitim olanakları da yeterli düzeyde değil. İlkokul, ortaokul ve liselerde sanat alanına ayrılan ders sürelerinin oldukça az ve yetersiz olmasının yanında bu derslerin büyük bir oranda boş geçirildiğini, boş geçirilmese bile gereken önemin verilmediği de görülmekte. Ek olarak, öğrencilerin de büyük bir kısmı üzerlerindeki baskıdan dolayı ana dersler olan matematik ve fen dersleri gibi derslere çalışmaya ayırdıkları vakitten kendi ilgi alanlarını keşfetmeye, bilseler bile geliştirmeye zaman bulamadıklarından ve bunun gibi birçok farklı sebepten dolayı ülkemiz sanat eseri ve sanatçı bakımından oldukça zayıf durumda.
Bu durumun düzelmesi ve ülkemizin sanat alanındaki çalışmalarını daha ileri taşıyıp bu alanda kendini geliştirmesi ülke için pek çok açıdan yararlı olacaktır. Bunun olması için ise öncelikle sanatın yalnızca hobi olarak görülmemesi, sanatçılığı meslek olarak düşünen gençlerin desteklenmesi gerekiyor. Gençler desteklendikten ve ülkedeki sanatçılar sayıca artış gösterdikten sonra ise toplumun sanata olan bakış açısının değişmesi, sanatçıların fikirlerini ve düşüncelerini özgürce eserlerine yansıtabilmelerine izin verilmeli ve onlara her açıdan saygı duyulmalıdır.
Her şeyden önce, sanatın hem çocuklar hem yetişkinler tarafından sadece hobi olarak görülmemesi için okullarda küçük yaştan itibaren başlanılan müzik, görsel sanatlar gibi sanat içerikli derslere çeşit katılmalı ve ders saatlerinin arttırılması; belli bir yaş grubundan sonra ise isteyen öğrenciler için de mesleğe yönelik daha ciddi eğitim verilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde ülkemiz git gide sanattan uzaklaşacak ve zaman geçtikçe her açıdan gelişmek yerine sanat alanında sabit kalmaya devam edecektir.