Sosyal medyanın yaşlı amcası, hepimizin ilk hesabı, şu anda daha çok emekli akrabalarımızın işgal ettiği Facebook… Ah neler çekmedi şu geçtiğimiz 3 yılda. Birçok skandal geldi geçti, haberler çıktı kimi gerçek kimi yalan. Facebook’un bir yıl önce 2.2 milyar aktif kullanıcısı olduğu açıklanmış, ki bu sayı 1 yıl öncesine ait sayı artmış ya da azalmış olabilir. Türkiye’de ise 40 milyon kullanıcı bulunmakta, yani her iki kişiden birisi. Dünya sıralamasında 7. sıradayız Dünyada her yedi kişiden biri Facebook’u günlük olarak ziyaret ediyor. Peki bu rakamlar bu kadar fazlayken kişisel verilerimiz nasıl korunuyor?
Bunun cevabı bana göre baya bariz; korunamıyor. Mark Zuckerberg 11 Nisan 2018 tarihinde bir ifade verdi, verilerin Cambridge Analytica’ya ABD ve İngiltere seçimleri öncesi sızdırılması ile ilgili. Verilen bilgilere göre Facebook yaklaşık 87 milyon kullanıcının bilgilerini çalındı
Aranızda illa şöyle bir diyalog geçmiştir;
- Duydun mu, Facebook verileri çalıp paylaşıyormuş. Biz de tehdit altındaymışız. - Yok ya boşver o haberleri. Hem Facebook mu kaldı artık? Hep Instagram, Snapchat, Twitter bizim olayımız.
Eğer böyle düşünüyorsanız ya da “Ah ben Facebook hesabımı dondurdum/kapattım sadece Instagram’a bakıyorum.” diyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü Facebook’un birçok alt kuruluşu var. İlk olarak, ilk öğrendiğimde çok şaşırdığım, Whatsapp. Sonra, Instagram ve sanal gerçeklik dünyasında önemli bir yere sahip Oculus VR da yer almakta.
Peki bu veriler hangi amaçla kullanılsaydı tepkiler olumlu olurdu?
Bana göre bu çalınan ya da paylaşılan veriler olumlu bir karşılık alabilecek bir amacla kullanılamaz çünkü ortada bir hak ihlali söz konusu. Fakat elde edilen veriler gençlerin yararına kullanılabilirdi. Mesela, gençler zararlı maddeleri nasıl öğreniyor, ilgi duyuyor ve elde ediyor gibi olabilir
Hatta milyonlarca uygulama ve internet sitesine üye olmadan sadece “Facebook ile giriş yap” butonuna basıyoruz. Dolayısıyla bu dış kaynaklı siteler ve uygulamalar, bütün verilerimize sahip olabiliyorlar
Bu kişisel verilerin paylaşılmasının önemini ve etkisini şuradan anlayabiliriz. Donald Trump’ın seçim danışmanı, Donald Trump ABD başkanı olarak seçildikten sonra şöyle bir ifade kullandı: “Facebook olmasaydı kazanamazdık”. Bu olay kişisel verilerin paylaşılmasından 1 yıl sonra gerçekleşti.
Olayın aslı şöyleydi; Kullanıcıların hangi aday oy verme ihtimalinin daha yüksek olduğu verilerle tahmin edildi ve kullanıcılara buna göre reklam gösterildi. Daha sonra, bu veriler Cambridge Analytica’ya gönderildi/satıldı ve oradan da adaylar bunlara göre reklam politikalarını yenilediler. Bu durum sadece İngiltere ya da ABD’de gerçekleşmedi aynı zamanda Türkiye’de de seçim öncesi bir etkisi oldu.
Mark Zuckerberg’ün Senatörlerle yaptığı konuşmalardan ilginç kesitler:
Kaynakçalarım:
– https://www.webtekno.com/10-maddeyle-facebook-imparatorlugu-ve-skandallari-hakkinda-bilmeniz-gereken-her-sey-h44012.html
– http://www.milliyet.com.tr/Cambridge-Analytica-nedir–Cambridge-Analytica-ve-Facebook-veri-skandali-nedir–molatik-7467/
– https://www.bbc.com/turkce/haberler-43715583
– https://www.youtube.com/watch?v=VbjC4uKXbvE