” VERDİĞİM EN İYİ KARARMIŞ”

Yıl iki bin kırk beş, otuz iki yaşındayım. Dünyanın en büyük şirketlerinden birinde CEO olarak çalışıyorum. Lise son sınıftayken yani bundan yaklaşık on dört yıl önce, tam ders çalışacakken bir telefon geldi. Arayan, okuldan bir arkadaşımdı. Beni birkaç arkadaşımla birlikte bir kafede oturmaya davet etti. Akşam ise bütün okulun katılacağı bir parti düzenleyeceklerinden ve beni de beklediklerinden bahsetti. Eğlenceli olacağını düşündüm ve arkadaşımın teklifini kabul ettim. Tam telefonu kapattıktan sonra annem bana, bir yıl sağlam bir şekilde ders çalışırsam ileride birçok partiye ve eğlenceye zamanım olacağını söyledi. Üniversite sınavının geleceğimi belirleyeceğinden bahsetti ve buna önem vermem gerektiğini ekledi. “Tercih senin,” dedi. Annemin bu konuşması, arkadaşlarımın yanına gitmemem gerektiğini düşündürdü bana ama o haklıydı. Arkadaşımı arayıp, her ne kadar içten içe gitmek istesem de partiye katılamayacağımı söyledim. Sonraki davetlere de katılmadım.

Bir yıl sona erdi ve o gün gelip çattı. İşte, bir yıl boyunca yaptıklarımın karşılığını alacağım gündü. Sınavım oldukça iyi geçmişti. Okuldaki arkadaşlarımın çoğu ise sınavlarının çok kötü geçtiğinden bahsediyordu çünkü ders çalışmamış, hep gezip partilerde zaman geçirmişlerdi. O gün anladım ki partilere gitmemek, verdiğim en iyi kararmış. Çünkü ben hayatımın geri kalanını hayallerimi gerçekleştirerek yaşarken, çoğu arkadaşım hayatlarını toparlamaya çalıştı. Bazen alacağımız küçük bir karar, büyük bir başarıya atacağımız en önemli adımdır.

(Visited 4 times, 4 visits today)