Bir zamanlar küçük bir şehirde yaşayan Ogün adında bir çocuk vardı. Ogün, derslerinde başarılı ama kararsız biriydi. Her sabah isteksiz bir şekilde okula gider ama derslerine çok iyi odaklanan bir öğrenciydi karar vermekte bile zorlanırdı. Bir gün okulda büyük bir yarışma olacağını öğrendi ve ailesi bu yarışmada birinci olursan istediğin bir şeyi alacağım, demişti. Bu yarışma, Ogün’ün hayatında çok önemliydi çünkü kazanan öğrencilere bir sertifika verilecekti.
Ama Ogün’ün kafası çok karışıktı. Yarışmanın olduğu gün yaklaşırken yarışmaya çalışmaya mı, yoksa arkadaşlarıyla sokakta oyun oynamaya mı karar veremiyordu. Bir akşam, hava kararmış bir ceviz ağacının altında otururken, kendi kendine düşündü: “Verdiğim en iyi karar ne olur?”
O anda Ogün’ün aklına iyi bir karar geldi ve içi aydınlandı. En iyi karar, çalışmak olacaktı. Böylece tüm gücüyle yarışmaya odaklanmaya başladı. Geceler boyu çalıştı, okudu ve öğrendi. Yarışma günü geldiğinde çok heyecanlıydı ama içi rahattı çünkü elinden gelenin en iyisini yapmıştı.
Sonuçlar açıklandığında, Ogün’ün adı birinci sıradaydı! O an verdiği kararın ne kadar doğru olduğunu anladı. Artık kararsızlık yerine, hedeflerine odaklanmayı öğrenmişti. Bu da hayatındaki en büyük değişim olmuştu ve ailesi istediği oyuncağı Ogün’e aldılar ve Ogün karar vermişti ben büyüyünce doktor olacağım bana doktor seti alın, demişti ve verdiği en iyi karar buydu.