Bir gün, Mimi adında bir kedi ve ailesi Papatya Apartmanı’nda mutlu bir şekilde yaşarmış. O gün kapılarına bir delikli koli bırakılmış. Ceyda koliden bir kedi yavrusu çıktığını görünce çok şaşırmış. O soğuk cumartesi akşamı, minik kediyi eve almışlar. Ceyda çok duygulanmış çünkü Mimi’yi de sokakta bulup almışlardı ve o zaman Mimi de çok küçüktü.
Akşam yemeği saati geldiğinde, yavru kedi ve Mimi’ye etlerden vermişler ve böylece kedileri doyurmuşlardı. Pazar sabahı ise yavru kedinin tüylerinin arasında bir çip fark etmişler. Okuttuklarında ise yavru kedinin Mimi’nin kayıp yavrusu olduğunu öğrenmişler. Bu yüzden, ona daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini düşünmüşler.
Diğer gün ise yavru kediye Sisi adını vermişler ve ona mama almak için dışarı çıkmışlar. Yolda, çok üzgün görünen eski komşularına rastlamışlar. Konuştuklarında, komşuları kedisini hırsızların kaçırdığını söylemiş. Ceyda, ne yapabilirim diye düşünürken zaman akmış ve bir gün geçmiş.
O öğlen, Mimi bir yavru daha doğurmuştu. Ceyda ve ailesi, bu yavruya bakamayacakları için kedisi kaçırılan komşularına sahiplendirmek için götürmüşler. Komşuları çok mutlu olmuş ve onlara bir hediye vermiş. Yavru kedinin komşularında mutlu olduğunu gören Ceyda, “Bu verdiğim en iyi karardı.” demiş.