VEGANLAR GERÇEKTEN HAKLI MI?

İlk kez 1844’te vejetaryenlik denilen bir şey ortaya çıktı. O dönemlerden itibaren yavaş yavaş sayıları artış göstermekte olan vejetaryen insanlar, insan canlısının etçil özelliğine karşı gelerek et tüketmemeyi savunuyordu. Bundan yaklaşık olarak bir asır kadar sonra ise Donald Watson adlı bir adam Vegan Society’i kurarak vejetaryenlikten çokça etkilenen fakat aynı zamanda farklı olan vegan yaşam tarzını ortaya attı. Vegan olmak için birinin hayvanlardan sağlanan hiçbir tür gıdayı tüketmemesi gerekiyor. Hatta şu sıralarda birçok insan 2030’a kadar eğer herkes vegan olmazsa dünyamızdaki besin kaynaklarımızın tükenebileceğini düşünüyor. Peki bu gerçekten doğru olma olasılığı bulunan bir şey mi? Hadi tartışalım.

İnsanlık bundan yaklaşık 4 – 4.5 milyon yıl önce yaygın olarak et tüketmeye başladı. Zaten biz insanların hepçil alışkanlıklara sahip canlılar olarak yaşamamız için et tüketmemizin gerektiği bariz bir şey. Ama nedense veganlar et yememekle kalmayıp, hayvanlardan sağlanan hiçbir gıdayı tüketmiyor. Benimsedikleri bu yaşam tarzını ise “hayvanlar alemine dair sömürü ve zulmün tüm biçimlerini dışlamanın ve yaşamı gözetmenin yolu” olarak tanımlıyorlar.

Şu anda dünyamızda 78 milyon vegan var. Bu sayı daha yeni sayılabilecek 1900’lerde ortaya çıkan veganlık için çok yüksek. Veganlığın son zamanlarda bu denli popülerleşmesinin ana nedeninin geçekten hayvanların birer canlı olarak değil de sadece besin sağlanan köleler olarak görülmesi olduğunu düşünüyorum. Şimdi sizi biraz geriye, milattan önceye götüreceğim. Çok uzağa değil, sadece Orta Asya’ya. Milattan önce Türkler Orta Asya’da yaşayan şaman bir toplumdu. İnandıkları din olan Şamanizm tamamen doğaya bağlıydı. Bu dinde doğaya öylesine bir saygı vardı ki, Türkler yemek için bir hayvanı öldürdüklerinde özür diler, ineklerin sütünü sağdıklarında ona teşekkürlerini sunardı. Yaşamalarının temel sebebinin doğa olduğunun oldukça farkındaydılar.

Oysa 3000 yıl sonrasına, yani şimdiki zamana geldiğimizde hayvanların ne çeşit zulümlere uğradığını görebiliriz. Bildiğiniz üzere şu anda bile dünyanın birçok yerinde hayvanlar kontrolsüzce avlanıyor, sırf daha hızlı büyüsün diye çeşit çeşit hormonlarla besleniyor ve anlatmak istemediğim daha bir sürü işkencelere maruz kalıyor…  Tüm bunlardan dolayı vegan insanları bir noktada anlayabiliyorum. Bizim aşırı ve kontrolsüz tüketimimiz bütün insanlığı 2030’a kadar aşırı bir kıtlığa sürükleyebilecek boyutta.

Aynı zamanda çok eski zamanların aksine şu anda et, süt, ve yumurta tarzı şeyleri tüketmeden de yaşayabiliriz. Yine de ben kendi görüşümce bunun çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta doğadaki bütün hepçil canlılar et tüketiyor. Tekrar ediyorum, yine bence 2030’a kadar yaşanabilecek olan kıtlığı önlemenin yolu vegan olmaktan çok, insanları bilinçlendirerek kontrolsüz avlanmanın önüne geçmek.

(Visited 2 times, 1 visits today)