Hayat vazgeçtiklerimizi tolere etmek için çok kısa. Vazgeçtiklerimizi kazanmak ve yaşamak istesek belki o kadar vaktimiz bile yok. Kimse ne kadar sürelik bir hayata gözlerini açtığını bilemez ki.
Bu bilinmezlik içinde hayatı ertelemeden ve yapmak istediklerimizden vazgeçmeden yaşamalıyız. Sevmekten, arzularımızdan, ideallerimizden vazgeçmeden ve hayatı unutmadan yaşamalıyız. Hayat kısa olduğu kadar zor belki ama mücadele onu yaşatmak için şart. Mücadele edersek vazgeçtiklerimizin umuda dönüp yeniden çiçek açtığını hatta vazgeçmeye gerek bile kalmayacağını göreceğiz.
Hayat bizlere sadece bir kere verilen bir şans ve bunu boşa harcamamalıyız. Bu şans kutusunda sevmek de var sevilmek de, üzülmek de var üzmek de, korkmak da var ürkmek de, heyecanlanmak da var yorulmak da, düşmek de var kalkmak da, başarmak da var yıkılmak da, denemeler de var yanılmalar da, mutlu olmak da var üzülmek de ama hayat öyle programlanmış ki biz yaşasak da akıyor vazgeçsek de. O halde neden tat almaya bakmayalım ki? Neden vazgeçelim veya erteleyelim ki? Yaşayacaklarımızdan korkmak da anlamsız bu kısa hayatta. Vazgeçmektense tecrübe edindiğimizi düşünebiliriz. Her zaman pozitif olmak bizim elimizde. Vazgeçmekle aslında boşa harcıyoruz hayatımızı. Ne var sanki sevmek istediğimizde sevmek istediğimizi sevsek, gülmek istediğimizde gülsek, duygularımızı dilediğimizce serbest bıraksak. Hatta özür dilemekten bile vazgeçmeden dilemeyi başarabilsek. Hayat kısa olsa da daha yaşanabilir olmaz mı?
Zaman zaman durulur ve yoruluruz. Ama bunun sonucu hayattan ve isteklerimizden vazgeçmek değil aksine sabretmek ve mücadele etmek olmalı. Hayat yaşamak için ne kadar kısa ise bir o kadar da güzel ve özel. Olumsuzlukları ileriye taşımadan önümüze bakmalıyız. Her yeni güne yeni doğmuş gibi başlamayı hedeflemeliyiz yani pozitif olmalıyız. Endişelere, korkulara, kötülüklere yenilmemeli ve hayatın umutsuz yaşanmayacağını unutmamalıyız.
Hayat mola vermeye gelmez. O halde kurallarımızı yıkalım, kalpten sevelim, gülelim, kolay affedelim ve özür dilemeyi bilelim, birilerini mutlu etmekten mutlu olalım, hiçbir şeye sırtımızı dönmeyelim, hep umut dolu olalım, güzel sözcükleri kimseden esirgemeyelim, nefret etmeyelim, yalnızlığı seçmeyelim, her zorluğa karşı hayat yolunda sabırla ve keyifle yürümeye devam edelim. Hayat vazgeçmeleri sevmediği gibi pişmanlıkları da sevmez. Vazgeçmeden pişman olmayacağımız bir hayatı yaşamak bizim elimizde.
Ne demiş Benjamin Franklin “Hayatı seviyor musun? Öyleyse zamanı boşa harcama. Çünkü hayat zamanın kumaşından dokunmuştur”. O halde zaman en değerli şey bizim için bu hayatta. Hem de geriye alamadığımız ve durduramadığımız bir değer. O halde vazgeçmeler olmasın ve doya doya yaşayalım bu hayatı. Hayata dışardan bakan seyirci değil içinde rol alan oyuncular olalım.