Yıllardan 1334 (Hicri) aylardan Kasımdı. Fahri Bey konağında oturuyor, hizmetçiler ise gelmekte olan kış işin konakta hazırlık yapıyorlardı. O sırada yardımcılarından birisi Fahri Bey’e icara verilmiş arsalardan gelen kira parasını getirdi. Fahri Bey ise paraya dokunmadan bu paraların orduya yollanmasını emretti. Fahri Bey’in para konusunda sıkıntısı yoktu zira kendisi Çukurova’nın ileri gelen zenginlerinden biriydi, binlerce dönüm tarlası ve meyve bahçesi vardı, tarlalarını ya icara verir ya da kendi ekinini ektirirdi. Parasını kazandığı gibi de orduya destek için yollardı.
Aradan birkaç ay geçmişti gerek kendi memleketi olan Tarsus gerek tarlalarının da bulunduğu Adana da artık işgal altındaydı ayrıca önceki aylarda olduğu gibi para da kazanamıyordu. Elinde ne kadar parası var ise bölgedeki yerel halktan oluşan Kuvâ-yi Milliye Birliklerine yolluyordu…
Düşman işgalinden bu yana neredeyse bir yıl geçmişti. Fahri Bey artık umudunu kaybetmiş kara kara düşünürken o sıralar yasak yollarla yayınlanan bir gazete de ‘’Ülke İçin Yeni Bir Işık Doğuyor’’ başlıklı bir haber görür ve Mayıs ayından beri Mustafa Kemal adında bir asker ve onun arkadaşları tarafından ülkenin çeşitli yerlerinde kongreler düzenlendiğini ve bir sonraki kongrenin Eylül ayında Sivas’ta olduğunu öğrenir. Ardından Sivas’ta gerçekleşecek olan kongre için Sivas’a gider. Kongrenin gerçekleşebilmesi için her zamanki gibi gerekli maddi desteği sağlamaktan kaçınmaz Fahri Bey…
Kongre gerçekleşir fakat Fahri Bey o tarihler arasında Sivas’ta değildir ama Fahri Bey’in ordu ve bu direniş harekatı için yaptığı fedakarlıklar Mustafa Kemal’in kulağına kadar gelir. Gel zaman git zaman derken Temsil Heyeti Ankara’da toplanacağı zaman Fahri Bey Mustafa Kemal ile bu işgal hakkında görüşmek ve bilgi almak için Ankara’ya gider. Yıllar sonra okunan notlarında şöyle kaleme alır Fahri Bey Mustafa Kemali gördüğü anı ‘’27 Aralık 1919 Soğuk bir kış günü gördüm Atatürk’ü, oradaydı. Derin maviliklerde halkı selamlıyordu.” Sonrasında Mustafa Kemal ile birebir görüşme fırsatını yakalar, savaşın seyri hakkında bilgi alır ve orduya her türlü katkıda bulunmaktan minnet duyacağını dile getirir. Karşısında umut ve güven dolu gözler gören Mustafa Kemal duygulanır ve ‘’Sağ olun var olun efendim bu milletin sizler gibi yiğit evlatları olduğu sürece kolay kolay hiçbir güç bu vatanı yıkamaz.’’ der..
Aradan geçen zaman boyunca Fahri Bey orduya ve Kuvâ-yi Milliye Birliklerine hem maddi hem de manevi desteği esirgemez. Mustafa Kemal ile görüşmesinden tam da 2 yıl sonra düşman birlikleri vatan topraklarının her tarafından çekilmeye başlamışken 27 Aralık 1921’de kendi memleketi olan Tarsus’tan da çekilir düşman askeri. Ardından Fahri Bey yeni kabul edilmiş olan İstiklal Marşından iki mısra okur:
‘’Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!’’
Bu vatandan nice daha adını bile bilmediğimiz varsılıyla yoksuluyla Fahriler geçti.
Onlar gerek mallarını gerek ise de canlarını bu vatan uğruna feda ettiler. (Yazardan)