Ey Benim Güzel Ailem, Kıymetli Milletim,
Bu mektubu size cepheye gitmeden önceki son akşamımda, sıcak yatağımda son kez yatmaya hazırlanırken yazıyorum. Henüz on beş yaşında bir idadi talebesi olan benim, kalbim vatan sevgisi ile dopdolu; cepheye varmak için sabırsızlanıyorum.
Güzel Anam,
Beni dokuz ay karnında taşıdın, ak sütünle besledin, helal et hakkını, seni zalimin elinde inleyen bir ülkede yaşatmayacağım.
Kıymetli Babam,
Onurlu, şerefli bir insan olmayı senden öğrendim, alın terinin kıymetini sende bildim, esaret altında bir memlekette yaşamana ve o güzel boynunu bükmene izin vermeyeceğim.
Canımdan Öte Kardeşlerim Zehra ve Mustafa,
Ben gençliğimin baharında cepheye gidip savaşmak zorunda kaldım, çok sevdiğim mektebimden, arkadaşlarımdan, muallimlerimden ayrı kaldım. Siz barış içinde güvenle yaşayın diye. Sakın barışa olan inancınızı yitirmeyin, anamla babam da size emanet, onlara saygıda kusur etmeyin.
Ey Tarihi Zaferlerle Dolu Şanlı Türk Milleti,
Ben ve benim gibi pek çok vatan evladı bu esareti bitirmek, düşmanı topraklarımızdan ilelebet silmek için canımızı, kanımızı akıtmaya hazırız; bir tek vatanımız payidar olsun bu bize yeter. Mustafa Kemal adında yaman bir yarbay varmış; kulaktan kulağa askeri dehası, cesareti ve kararlılığı anlatılmakta. Hayalim İngiliz’i, Fransız’ı, Rus’u cennet vatanımızdan kovarken Mustafa Kemal’in komutasında zaferlerden zaferlere koşmak.
Bu millet esarete boyun eğecek bir millet değildir, kutsal bayrağımız vatanın her noktasında dalgalanacak, ben ve benim gibi binlerce vatan evladı kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışacaktır. Eğer olur da savaştan dönemezsem benim için yas tutmayın, şehid evladınızla gurur duyun ve şanlı bayrağı dalgalandırmaya devam edin.
Yaşasın Türk milleti, yaşasın hürriyet!