Bir gün Emre ile Ali parkta buluşmuşlar. Beraber oyunlar oynamış ve salıncaklarda sallanmışlar. Birlikte çok eğlenmişler “Keşke bugün hep birlikte oynayabilseydik” demişler. Evlerine dönerlerken bir reklam panosunda kamp yapan insanlar görmüşler. Emre, “Keşke biz de kamp yapabilseydik. Hem birlikte çok vakit geçirirdik” demiş. Ali, “Çok iyi bir fikir. Neden olmasın? Haydi ailelerimizden izin alalım” demiş.
Aileleri evin bahçesinde kamp yapmaları için izin vermişler. Heyecanla çadırlarını kurmuşlar. Bu iş onları çok yormuş ve acıktırmış. Yanlarındaki getirdikleri yiyecekleri yemişler. Sonra biraz sohbet etmişler.
Ali, “Bu gece ben burada kalacağım demiş. Emre, “Sen kalamazsın korkarsın asıl ben kalırım” demiş.
Ali, “Var mısın iddiaya? Kim gece boyunca kalırsa onun anı cesur olsun” demiş. Emre bu iddiaya itiraz etmemiş. İkisi de geceyi çadırda geçirmek için iddiaya girmişler. Her şey gayet güzel geçiyormuş. Akşam olmaya, hava kararmaya, Ali ile Emre’nin içlerini korku sarmaya başlamış. Ama ikisi de birbirine korktuklarını belli etmiyorlarmış. Dışarıdan garip sesler , köpek sesleri gelmeye başlamış. Korkuları iyice artmış ama iddiadan ikisi de vazgeçmek istemiyorlarmış. Işıklarını yakmışlar, sohbet ediyorlarmış ki çadırın etrafında gölgeler görmeye başlamışlar. Bu sefer ikisi de korkularını gizleyememişler. Çığlık atarak dışarı çıkmışlar. Karşılarında ailelerini görmüşler. Aileleri onları merak etmiş bakmaya gelmişler. Ali ile Emre, “Bu kadar kamp yeter” demişler. Önemli olanın iddia olmadığını birlikle güzel vakit geçirmek olduğunu anlamışlar. O günden sonra ikisi de daha cesaretli olmuş.
VAR MISIN İDDİAYA?
(Visited 43 times, 1 visits today)