Hepimizin bildiği gibi insanoğlu olarak “Dünya” adını verdiğimiz bir gezegende yaşıyoruz. Her ne kadar haritalar ve uçaklar ile dünyayı elimizden geldiğince küçültmüş olsak da Dünya’dan uzaklaştığımızda bizi ne beklediğini ise hala tam olarak bilmiyoruz. Elbette 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği’nin Sputnik 1 yapay uydusunu dünya yörüngesine fırlatmasından bu yana hep uzay hakkında şeyler öğrendik ancak evren bizim için hala sürprizlerle dolu, merak uyandıran bir yer. Bu gizemli sularda bizden başkalarının da yelken açıp açmadığı ise bir muamma.
Şimdiye kadar bu konu ile ilgili birçok asılsız teori ve haber yayılsa da günümüzde gözlemlenebilen kaynağı dünya olmayan bir ırk yoktur. Ancak bunun sebebi şu an uzayı dünya dışı yaşamı bulamamıza yetecek kadar gözlemleyememiş olmamız olabilir. İnsanoğlu olarak hala uzayda ulaşabildiğimiz en uzak nokta Dünyamızın kendi uydusu olan Ay ve 225 milyon kilometrelik mesafe ile Dünyamıza en yakın ikinci gezegen olan Marsa ulaşmaya çalışıyoruz. Bunun yanında Güneş sisteminin bulunduğu Samanyolu galaksisinde 200 ila 400 milyar yıldız bulunuyor yani biz daha kendi yıldızımızın etrafındaki gezegenlere ulaşmaya çalışırken sadece Samanyolu Galaksisinde en az 200 milyar yıldız daha bulunmakta ki gözlenebilir Evren’de bahsettiğimiz Samanyolu Galaksisi gibi “büyük” galaksilerden 225 milyar civarında bulunmaktadır. Ayrıca sadece Samanyolu Galaksisinde en az 300 milyon yaşanılabilir gezegen bulunmaktadır. Yani henüz dünya dışı yaşam ile ilgili bir kanıt bulunmasa bile evrenin sadece ne kadar büyük olduğuna baktığımızda onun hakkında kesin bir yargıya varamayacağımızı anlıyoruz.
Bu düşünce yapısı ile düşündüğümüzde evrende kaynağı dünya olmayan zekâ sahibi ırkların yani uzaylıların bulunması kaçınılmazmış gibi gelse de bizle neden iletişime geçmediklerini veya neden onların varlığı ile ilgili herhangi bir kanıt olmadığını bilemiyoruz bu duruma ise bilim dünyasında “Fermi Paradoksu” denilmektedir. Fermi Paradoksu dünya dışı yaşamın varlığından çok dünya dışı yaşam ile ilgili neden hiç kanıt olmadığı ile ilgilidir ve şimdiye kadar bu paradoksu cevaplamak için birçok hipotez ortaya atılmıştır.
Bunlardan biri ise temel olarak evrenin bize bir mesajın ulaşması için fazla büyük olduğunu, uzaylıların bizden çok uzak olduğu için bize gönderdikleri mesajlar vesaire hala yolda olabileceğini söylüyor. Mesela Güneş ile dünya arasında ortalama 8 ışık dakikası uzunluğunda mesafe olduğu için güneşte yaşanan bir olaydan bizim 8 dakika sonra haberimiz oluyor. Bize olan ilk “merhaba” mesajı da tıpkı bunun gibi bize henüz ulaşmamış olabilir. Başka uygarlıklar bizle bu nedenle iletişime geçmemiş olabilirler.