Alper Gezeravcı, yakın zamana Uluslararası Uzay İstasyonu’na yollandı. Kendisi aslen uzaya çıkan ilk Türk değil de Türkiye çatısı altında çıkan ilk Türk’tür(Uzaya çıkan ilk Türk Toktar Ebubekirov’dur.). Kendisi yakın zamanda Dünya yüzeyine yeniden ayak bastı ve kendisinin dönüşü büyük ilgiyle karşılandı. Bu gelişmeler halkın çoğu tarafından büyük bir adım olarak algılansa da yapılan roketin Türkiye ile tek alakası içinde Türk bir astronot bulundurmasıdır(Roket Türkiye’nin değil SpaceX’in bir roketidir.). Yine de Alper Gezeravcı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir!” sözlerini kullanarak halkın çoğunluğunun sempatisini kazanmıştır. İnsanların sorularının bir kısmını zaten uzaydan katıldığı bir canlı yayında cevaplamıştı. Fakat kendisine yakınları ve çevresi tarafından yöneltilen soruları bilmek imkansız olsa da tahmin etmek mümkündür.
Büyük ihtimalle yerçekimsiz ortamda olmanın nasıl bir his olduğunu merak etmişlerdir. Bildiğiniz üzere astronotlar uzay görevlerinden döndükten sonra bir süre Dünya’nın yer çekimine alışamazlar. Bundan Alper Gezeravcı’nın da payını aldığına eminim. Özellikle uzayda sıvıların damlacıklar halinde hava da süzülmesi ilginç görüntüler yarattığından bunu deneyip denemediği sorulmuş olabilir. Astronot yemeklerinin tadının merak edildiğine kesinlikle eminim. Plastik bir torbanın içinde uzun süre beklemiş bir pürenin muhteşem bir tadı olduğunu düşünmesem de belki Alper Gezeravcı için durumlar farklı olmuştur. Ben şahsen ayaklarınızı yere basmadan havada süzülmenin nasıl bir his olduğunu sorardım. Vücüdunuzdan kopmuşcasına havada süzülmenin cennette gibi hissettirdiğini düşünüyorum. Ama bazı insanlar buna muhtemelen alışamazdı. İkinci olarak onca milletten insanla aynı yerde bulunmanın nasıl bir his olduğunu sorardım. Kozmopolitik bir ortam ve hiç bir millet orada hak iddia edemediği için büyük ihtimalle değişik hissettirmiştir. Kimsenin olmayan ama aynı zaman da herkesin olan bir yer uzay. Umarım ülkemizden bir sürü Alper Gezeravcı çıkar.
Bu uzay görevi roketler ne kadar bize değil de özel bir Amerikan şirketine ait olsa da en azından bir adımdır. Bilimden uzaklaşmak yerine en azından ona doğru yavaşça ilerleyen bir Türkiye görmek hepimiz için muhteşem bir haber. Umarım ki ilerideki dönemde bu konuda da Amerikan şirketlerine olan bağlılığımızdan kurtulur ve yerli ve milli uzay araçlarımızla Ay’dan sonra Mars’a kadar ilerleriz. Bu şekilde medeniyetimizi arşa çıkartıp bilimle iç içe olan bir Türk toplumu oluşturabiliriz. Gelecek nesillerin Türkleri ileri görüşlü, bilimde önder bir millet olarak hatırlaması bizim için çok önemlidir.