“Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak.”
Babam beni odama sürüklerken, annemin arkadan bağırışmaları duyulabilirdi. Kavga ediyorlardı.
Kavga.
Anlamını kavrayamadığım kelimelerden biri.
Kavganın kötü bir şey olduğunu söylediler hep. Yetişkinlerin ise çocuklarına örnek olmaları gerektiği. Ama şu an benim annem ve babam, kavga ediyor.
Babam beni odama atıp kapıyı yüzüme kapatmadan önce şu sözleri söyledi:
“Sabaha kadar odandan çıkma.”
Kapının ardından babamın uzaklaşan ayak seslerini duyuyordum. Kapıdan uzaklaşıp yatağıma yavaş ve sessiz adımlarla yürüdüm. Salondaki bağrışmalardan az önce çakan şimşeği bile duyamamıştım. Ne için tartışıyorlarsa ben böyle şeyleri öğrenmek için çok küçükmüşüm. Sekiz yaşındayım ben, en fazla ne olabilir?
Öğretmenimin anlattığı gibi yapsalar, konuşarak çözseler olmaz mıydı sanki? Ses yükseltmelerden hiç hoşlanmam. Korkarım.
Yatağıma uzanırken düşündüm. Annem ve babam bir oyuncağı paylaşamadıkları için kavga eden iki çocuk gibiydi. Ve o oyuncak… ben mi oluyorum o zaman? Sanırım sadece uyumak istiyorum.
Tüm gece babamın dediği gibi yaptım. Yatağımdan kımıldamadım ve odamdan da çıkmadım. Gerçi bunu yapınca herhangi bir şey de olmadı… Yetişkinlerin her zaman bir bildiği vardır derler.
Uyumaya çalışırken bir şeyler düşünmeyi denedim.
Uyumak güzel, kendimi güvende hissettiriyor. Her zaman uyursam her zaman da kendimi güvende hissederim değil mi? Ailemin tartışmalarından kurtulmak için yeni bir yol buldum. Şimdi mutluyum.
Ailem her tartıştığında uyumaya karar verdim. Aslında evde her olduğumda uyumaya başladım. Arabayla okula gidip gelirken, okuldan eve gelince, akşam yemeğinden sonra… hatta bazen derslerde bile. Erken yatıp çok erken saatlerde kalkıyordum ama hala da uykum geliyordu.
Bir ara yine bir yerlere düşüncelere daldığımda kafama tak diye bir düşünce girdi.
“Ya hep uyuduğumda onları göremediğim için canavarlar beni yemeye kalkışırsa? Tabii, sadece annem ve babam yok ki.”
O gece uyumadım. Gözlerim sadece karanlığı görebiliyordu. Karanlıktan korkuyordum ama tehlike daha da korkunçtu. Bu sefer günlerce uyumadım. Her geçen gün dikkatim daha da dağılıyor ve bir şeyleri çabuk unutuyordum. Ne yapmalıydım bilemiyorum. Uyusam da güvende hissetmiyordum artık. Dikkatim dağınıkken bir canavar beni yerse…
Annemin ve babamın kavgalarını, canavarları, kavga denen kötü şeyi bilmeseydim şimdi bunları yaşar mıydım?
“Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.”