Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak. Freud’un bu cümlesini biraz düşünmek ve üstüne öngörülerde bulunmak istiyorum. Uyku kimi insan için tam bir rahatlama yolu iken bazıları içinse zordur. Kimi insan uyumayı çok sever, uykuda rahatlığı ve huzuru bulur. Bazıları için uykuya dalmak tam bir kabustur uykuya dalmakta güçlük çeken insanların uykuya rahatça dalamamasında da tabii ki çok fazla olumlu yada olumsuz etken vardır. Mesela O gün içinde kişiyi mutlu eden olay/olaylar olduysa gece kafasını yastığa koyduğunda gününün ne kadar güzel geçtiğini düşünür ve uykuya dalamayabilir veya ertesi gün onu mutlu edecek bir olay olması söz konusuysa kişi heyecanlanır ve uyuyamayabilir. Bu olumlu etkenler uykuyu seven veya sevmeyen herkesin başına gelebilir. Peki ya olumsuz şeyler? İnsanlar burada ikiye ayrılır; uykuya sığınanlar veya bu olumsuz etkenler yüzünden uykuya dalamayanlar. Gerçekten insan için ağır olan bir durumdan örnek verecek olursam, yakınını kaybeden insanlardan verebilirim. Yakın zamanda kayıp yaşamış insanların hayat stilleri tamamiyle değişir. Bu durumda ya zorda olsa kabullenmek yada gerçeklerden kaçmak vardır seçeneklerde. Uyku kaçış için gerçekten sağlam bir yerdir çünkü uykuda iken gerçek hayatta olanlardan bir haber oluruz birde rüya görüyorsak bizim için en iyisidir. Rüyamızda kaybettiğimiz kişiyi görebiliriz ve yaşıyormuş gibi gelir. Uyku insanı gerçeklerden çokça uzaklaştırır ve bu tabii ki insanın kendi benliği için iyi bir şey değildir fakat bu kadar kötü bir durumun içindeyken insanoğlu kendini çok düşünemiyor. Uyuyamamak ise bu acının sizi kıskıvrak yakaladığının bir kanıtıdır bence. Kişi kabullenmek istemese dahil saatler ilerledikçe o duygu içine işleyecek ve kendiyle tartışmaya başlayacaktır. İnsanın kafasında hep sesler olur, o sesler sürekli konuşur ve insanın beynini yorar. Zaman geçtikçe o sesler artıcak ve uykuya dalmayı imkansız bir hale getirecektir. Tabii insanın uyuyamaması için bu denli büyük problemler yaşamasına gerek yoktur. O gün duyduğu küçücük bir olumsuz cümle, sevdiği birinden hissettiği soğukluk, ailesiyle yaşadığı en ufak tartışma bile insanın geceleri uykusunu kaçırabilir yada bunları unutmak için uykuya dalmayı seçtirebilir. Peki ya çok bilmek? Çoğu zaman kötü bir şey olarak değerlendirilir çok bilmek, çok bilen insanlar bile toplumda iyi karşılanmaz. Çok bilmek akla zararlı mıdır diye düşünürsek bence fazlasıyla zararlıdır. Bir konu hakkında fazla bilgi sahibi olmak aklı denge için iyi bir şey değildir. Çok düşünmek bile insanı içten içe yerken çok bilmenin akıl sağlığına nasıl bir zarar vereceğini tahmin bile edemiyorum. Mesela birinin hakkımızda ne hissettiğini en ufak anına kadar bilsek yüksek ihtimalle kafayı yeriz ve sürekli kendimizi düzeltmeye, onun o düşüncesinden çıkmasını sağlamaya uğraşırız ve kendimizi yiyip bitiririz. İşte bu bile insanın uyku düzenini yıkar çünkü sürekli o kişinin hoşlanmadığı o davranışımızı bırakmak için ne yapabileceğimizi düşünürüz ve bir bakarız ki sabah olmuş, vücut gereken uykuyu alamamış ve soruna çözüm bulunamamış.Yani insan ne kadar az bilirse o kadar iyi uyur.
Uyku ve Düşünceler
(Visited 17 times, 1 visits today)