Uyandığımda bir trendeydim. Günlerdir uyuyormuş gibi hissetmeme rağmen hala uykusuzdum ve her şey çok garipti. Beynim bulanıyordu sanki. Bir o kadar da boştu. Sade bulamaç. Başım dönüyordu ama görünüşe bakılırsa dönen tek şey başım değilmiş… Bir trenin içerisindeki beyaz yılan işlemeli sade yataktan kalkıp dışarı baktım. Tahmin ettiğim gibi, kavisli bir hareketle gidiyorduk, hiç bitmeyen bir kavisti bu. Bu da demek oluyor ki, bir noktanın etrafında topaç gibi fırıl fırıl dönüyoruz. Ne buraya nasıl geldiğimi hatırlıyorum ne de buranın ne olduğunu. Trende uyanmak garip bir his, acaba benim gibi başka insanlar da var mı? Demeden duramadım kendi kendime. Etrafıma bakındım ve uzak vagonlardan bir iki silüeti kaş ve göz arası seçebildim. Yanlarına gitmeliyim, acaba onlar kim, kimlerden?
Yan vagonda 2 kişi ile konuşmak için çabaladım. Garip bir şekilde ikisi de bana cevap vermeden vagon içinde boş, ölü gözlerle rastgele bir patikada gezinmeye devam etti. Onları bir süre gözlemeye karar verdim. Bir süre sonra karnım acıkmıştı ve lavaboyu kullanmam gerekti. Ama görünüşe bakılırsa onlar bir saniye bile ayırmadan sürekli trende dolaşıyordu. Bu yüzden onlara “Ruh İnsanlar” demeye karar verdim. Ruh insanlar neredeyse her vagonda vardı. Diğer bir yandan ise sağlığım gün gittikçe kötüleşiyor. Sürekli dönme, hem midemde hem beynimde etkilerini göstermeye başladı. Sürekli kusuyorum… İlk başta sonsuz yiyecek ve sonsuz arkadaş güzel bir fikir gibi gözüktü, ama şimdi sıkılmaya başladım. Ayrıca psikolojik olarak bunalım yaşamaktayım. Hayatı sorgulama evreme geçtim. Tam o anda bir şey olduğunu hissettim. Dönemeçin açısı değişiyordu sanki. Ama açı azalmıyor, aksine artıp merkeze yaklaşıyordu. Çok küçük bir değişim olsa da günlerdir, belki aylardır hatta yıllardır yaşlanmadan burada döndüğüm için en küçük bir değişimi bile hissettim. Merkeze yaklaştığımız için merkezkaç kuvvetinden dolayı hızımız da artıyordu. Sürekli arttı ve bir süre sonra ani bir kasise girdik. Yönümüz değişti, düz gitmeye başladık. Ama benim başım o kadar dönmüştü ki bir anda düz gidince bayıldım. Acı verici bir bayılma.
Tekrar gözümü açtığımda ilk siluetleri ve ruh insanları gördüm, dolanıyorlar. Gittiğimiz düz yolda bir durak görüldü sonunda. Üstelik sadece 1 bir dakika vardı varmaya! Sonunda kurtulabilecektim! “Yaşasın!” Diyerek çığlık attım. Ama sonra bir şeyler ters gitti. Çığlık atmamla beraber tüm ruh insanlar bana odaklandı. O ölü gözlerini bana diktiler. Sonra çok garip bir şey oldu ve beni kovalamaya başladılar. Ben ise içgüdümle koştum, onlardan uzak vagona doğru koşup kendimi tuvalete kilitleyecektim, planım buydu. Denedim, 45 saniye, şimdiden nefes nefeseyim. 30 saniye, az daha yakalanıyordum ama son anda kaçtım. 15 saniye, kendimi kilitlemeyi başardım. Ama işler tuhaflaştı. Kapıya vurarak bağırmaya başladılar. Çok korkunç! 5 saniye kala kapı açıldı 2 saniye kala yakalanacaktım ve 1 saniye kala… Beni son anda tişörtümden yakalayan ruh insanın gözleri tekrar normalde döndü ve tamamen düzeldi. Ben burada ne yapıyorum diyormuş gibi gözüküyordu. Sonra bana “Burada ne yapıyorsun?” dedi. Görünüşe bakılırsa uyuyakalmışım. Meğer zihnim bana bir oyun oynuyormuş ve uyurgezer bir şekilde ailemle bindiğim treni tamamen gezmişim.