Uyku Bir Kaçış Yöntemi Midir

Günümüzde yaşamın hızlı ve yoğun temposu ve çokça stres faktörleri, maalesef biz insanları duygusal ve fiziksel zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Kimi bu zorluklardan uzaklaşmak için uyku gibi kaçış mekanizmalarına başvurur. Kimisi de uyumaya çalışırken düşüncelerinden kaçamaz ve yüzleşmek zorunda kalır. Fakat tek çıkış yönü kaçış değildir.

Durum böyle iken, bir paradoksa dönmüştür. Uyuyarak bazı sorunlardan geçici süreliğine uzaklaşarak aslında farkında olmadan bu sorunları erteleyerek büyütmüş oluyoruz, tıpkı bir kar topu gibi. Büyütmüş olduğumuz bu sorundan uzaklaşmak için uykunun kapısını tekrar çaldığımızda, bizi biraz bekletiyor. Biz nasıl uykunun kapısındaysak, büyütmüş olduğumuz bu sorunlar da bizim kapımızda beliriyor birden. Sorunlarla yüzleşmek, birçoğumuz için kaçınmaktan çok daha zorlu bir süreçtir fakat eninde sonunda, kaçınılmazdır.

Farkındalık sahibi olan bir bireyin karşısına çıkan sorunları büyüterek sonunda acı bir şekilde bununla yüzleşmek isteyeceğini düşünmüyorum, ama kaçış ve yüzleşme arasında bir denge kurmak zorlayıcı olabilir. Kaçış, kısa süreli bir rahatlama sağlayabilir ancak sorunların köküne inip vaktinde yüzleşmek uzun vadede daha az sorun ve daha çok rahatlık sunar halbuki insanların kolayına gelen bir yöntem değildir bu.

Insanlar kolaya kaçmayı tercih ederken ileri vadeli düşünmez, fakat anlık bir rahatlık yıllar süren zorluklara yol açabilir. Insan yapısı gereği nefsini tatmin etmeyi ön plana çıkardığı için uzun vadeyi düşünmeden kararlar verir. Bunun sonucunda da büyük bir pişmanlık duymasına rağmen bir geri dönüşü yoktur ve yine kaış mekanizması aramaya koyulur. Anlık olarak büyüyen sorunlar göz ardı edildiği için bu sorunlar tamamen yok olmuş gibi düşünülür.

Bazen bunlar sadece iş hayatında karşılaşılan sorunlar değildir, günlük hayatında başına gelen bir şey bireyi fazlasıyla etkilemiş olabilir, kişi bunu kafasına takıp uyuyamadığı zaman, bunu düşünmeyip uyuduğundan farklı şekilde bu olumsuz olaya yakalanmış olur. Aşırı düşünmek, sadece uykuyu değil aynı zamanda kişinin günlük faaliyetlerini de etkiler. Uykunun kalitesini azalttığı gibi, derin uykuya geçişi engeller ve kişi gün içinde uykuya daha yatkın olur. Gün içerisinde uykuya yatkınlık durumu, tıpkı bir öğrencinin derste uyuklaması gibi öğrenme algısını engellemiş olur. Herkesin düşünebileceği gibi istenmeyen bir durumdur, öyleyse insan neden ısrarla nefsi için ileri vadeyi düşünmez? Aşırı düşünme esnasında beynin stimüle oluşu hissi belki insanı tatmin ediyordur.

Bu paradoks kısaca özetlenecek olursa, Sigmund Freud’un da dediği gibi; Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak.

(Visited 54 times, 1 visits today)