Uyku

Çok uyumak kaçmaktır, uyumamaksa yakalanmak. Bu sözden de anlaşılacağı gibi biz insanlar uykuyu yaşadığımız problemlerden uzaklaşmak için bir araç olarak kullanırız. Bir nevi bir kaçış mekanizmasıdır bu. Uyku halinde bilincimiz bir bakıma kapalı durumda olduğu için küçük veya büyük herhangi bir sorun üzerinde düşünmek zorunda kalmayız bu da düşüncelerimizle yalnız kalmamızı engeller. Dolayısıyla gün içinde yaşadığımız kafamızı kurcalayan ve bizi rahatsız eden herhangi bir olay sonrasında vücudumuz otomatik olarak koruma mekanizmasını çalıştırır ve bunun sonucunda içimizde uyuma isteği doğar.

 

Peki vücudumuzu bu koruma sistemine sokacak kadar bizi etkileyen şey nedir? Aslında büyük bir şey olmasına gerek yok, sadece bizi biraz olsun rahatsız etmesi bile yeterli. İnsanların bizim hakkımızda söylediği herhangi bir söz, sevdiğimiz birinin tavırları, işimiz, okulumuz, ailemiz, arkadaşlarımız hepsi birer etken. Günün sonunda bütün bunların geldiği yer ise biziz. Dolayısıyla olayları kendi içimizde büyütmek veya küçültmek bizim elimizde. Bir olayı büyütmek istersek o olay ile ilgili tüm detayları en ince ayrıntısına kadar bilmeye çalışırız çünkü merak ederiz, insanın doğasıdır bu. Fakat kendimizi kontrol edip merak unsurunu azaltmak ve olayı küçültmekte bir seçenektir. Ne kadar çok bilirsek o kadar çok derine ineriz, ne kadar çok derine inersek o kadar çok düşünürüz ve ne kadar çok düşünürsek o kadar uykumuz kaçar. Kontrol edebildiğimiz şey düşünme değildir, düşünmemizi kontrol edemeyiz ama düşünmemek için önlem alabiliriz.İşte bu önemli olabildiğince az bilgi alarak sağlarız. Bu her konu için geçerlidir. Mesela okulda gördüğümüz bir derste bize verilen bilgiden daha fazlasını araştırıp öğrenirsek sınav günü aslında kolay olan bir soruyu karıştırıp hata yapabiliriz.Bu nedenle gereğinden fazla bilgi almaya çabalamak günün sonunda bizi yorar. Akşamları kafanızı yastığa koyduğunuzda rahat uyumak için olabildiğince az bilgiyle kafanızı doldurun. Sonuç olarak beynimiz bir çöplük değildir,  gerekli bilgilerin tutulup gereksizlerin uzaklaştırılması gerekir. Uzaklaştırmak kolay ve etkili bir çözüm olmadığı için bu sorunu bilgiyi direkt olarak almayarak kökten çözmeniz yapabileceğiniz en mantıklı şeydir.

Bu yüzden az bilip hem problem çıkarmamış  hem de güzel ve rahat bir uyku çekmiş oluruz. Az bilmek kulağa kötü bir söz gibi gelse de bizim için çok işe yarayabilecek bir sözdür. Merak seviyemizi kontrol altına alıp gereksiz hiçbir bilgiyi kabul etmeyerek kafamızın içindeki sesleri susturabiliriz. Sonuç olarak ana düşüncemiz şudur; Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.

(Visited 10 times, 1 visits today)