Dünya. Bize can veren, yaşamamız için bize birçok kaynak sunan eşsiz bir gezegen. Üzerinde bulunan kara parçalarında yaşayan sayısız insan, etrafı görmeye çalışan sayısız göz var. Bunların yanında birçok ülke ve sınırlar var, ancak neden var bu sınırlar? Sınırları korumak için yapılan savaşlar acımasızlıktan başka bir şey değil midir?
İnsan var olduğundan bu yana her zaman barınma ihtiyacı çekmiş ve bu uğurda savaşmıştır. Kimi zaman vahşi hayvanlarla kimi zaman başka insanlarla bazen ise hava koşulları yahut toprak verimsizlikleriyle. Avcı-toplayıcı dönemlerimizden bu yana hayatta kalmak ve başımızı bir çatı altına sokabilmek adına bir sürü şey öğreniyor, geliştiriyor hatta bunlarla yetinmeyip daha fazlası için çalışıyoruz. Dünyanın dışına çıkmak, orada bir turizm başlatmaya ve o şekilde para kazanmaya yönelik projeler şimdiden ortaya atılmış ve üzerinde çalışılmaya başlanmış durumda. Ateşin başında ısınmaya çalıştığımız günlerden bugüne değişen şey nedir?
Yerleşik hayata geçiş, toplum düzenlerinin oturtulması ve devletlerin kurulması. Bütün bunlar her ne kadar bizim için doğal olsa da oluşması zaman almış süreçlerdir ve her millet, her devlet için farklı zorluklarla yüzleşmek gerekmiştir. Zaman içerisinde gelişirken belirli gereklilikleri gerçekleştirmek adına ticarete “para” adı verilen bir şey katıldı. Tanrı Sümerlileri kutsasın! Para olmadan nasıl yaşardık? “Para para para!” insanlığın başına gelmiş en mantıklı ancak en acı verici lanet. Kim bilir kaç kişi uğrunda öldü, kaç masum can alındı… Ancak bir gereklilik midir, sanırım bir gerekliliktir.
“Elbette gereklilik değil, para yerine patates de kullanıyor olabilirdik!” diyenleri duyar gibiyim ancak o zaman da patates uğruna insanlar ölürdü, bir şey değişmezdi. O halde akıllara tek bir soru geliyor, “Ya hepimiz ortak bir para birimi kullanıyor olsaydık?”. Sahi neden ortak para birimi kullanmıyoruz biz? Bunca ekonomik kriz, işsizlik ve açlık bitmez miydi kullansaydık, ölümler durmaz mıydı?
Affınıza sığınıyorum sevgili okuyucu, ben ne bir ekonomi uzmanıyım ne de tarihçi yahut bu konu hakkında donanımlı olduğunu savunan biri. Naçizane fikrimi belirtecek olursam eğer ortak para birimi dediğimiz şey basitçe tüm sınırların kaldırılması ve hepimizin tek millet olmasıyla eş değer olacaktır. Bundaki sorun ise, bunca millet olarak tek bir yönetici ülkenin boyunduruğu altına gireceğiz ve birbirimize bağımlı olacağız. Bağımlı olmak. Bu noktada gelişirken göstermiş olduğumuz çabaların ve verdiğimiz savaşların hiçbir önemi kalmıyor çünkü artık
özgür olmuyoruz. Bütün bu çaba da bu yüzden değil midir? Herkes bu zamana kadar gösterilen eforun hakkını vermek uğruna bunca şeyden feragat etmiyor mu?
Henüz Avrupa Birliği kurulmadan önce savaşan atalarımız özgürlüğümüzü para uğrunda satmamıza ne derlerdi? Bunu nasıl kabul edebilirlerdi? Bunu bizler nasıl kabul edebiliriz? Bana soracak olursanız her ülkede geçerliliği olacak bir para birimi her ülkenin kullanacağı tek para birimi kavramından çok daha mantıklıdır. Tek para birimi ve ortak ekonomi bünyesinde her ülkedeki ekonomik faaliyetin eşitlenmesi ya da aynı derecede çalışma olmazsa ülke içi ve dışı sınıflandırmalar artacaktır ve içeride desteklenmeyen ticaret yüzünden birçok ülke eninde sonunda çökecektir. Ülkeler arası sınıf farkı alt sınıf ülkeleri, işgallere ve kontrol edilmeye daha açık hale getirecektir, şimdilerde bitmesini istediğimiz savaşların ve ölenlerin artışı söz konusudur.
Her ülkedeki ihracat oranının ve bu ihracatlardan elde edilen karların eşit olduğu bir ütopyada yaşamadığımız taktirde ortak ekonomi ülke cinayetidir. Küçük ülkelerin iç kalkınmalarından tutun tüm altyapı sistemlerini bozup ülkenin çökmesine neden olabilir, daha az vahşi bir yöntem olarak her ülkede geçerli olacak, kuru herkes için erişilebilir ve kullanılabilir bir para birimi kullanmaya başlamak daha işlevsel olabilir gibi duruyor.