Ben, televizyon. Bir zamanlar evlerin başköşesinde oturan, her akşam herkesi etrafıma toplayan o büyülü kutuydum. İnsanların kahkahaları, gözyaşları, heyecanları hep benim sayemdeydi. Diziler, haberler, filmler, eğlence programları… Hayatı eve taşırdım. Ama şimdi, artık yalnızım. Bana olan ilgi her geçen gün azalıyor. Size, neden böyle olduğunu anlatmak istiyorum.
Eskiden ne güzeldi… Akşam olunca herkes yanıma gelir, benimle vakit geçirirdi. Anne dizisini izlerdi, baba haberleri takip ederdi, çocuklar çizgi film açar, güler eğlenirdi. Herkes için bir şeyim vardı. Herkes beni severdi. Ama zamanla işler değişti. O küçük, ışıklı cihazlar girdi hayatlarına. Adına “akıllı telefon” diyorlar. Yanlarında taşınıyor, bana ihtiyaç bırakmıyorlar.
Eskiden sabırsızlıkla beklenirdi programlarım. Bir dizi için haftalarca beklerlerdi. Ama şimdi? İstedikleri her şeyi, istedikleri anda izliyorlar. Öyle platformlar çıktı ki benim programlarımın pabucunu dama attılar. İnsanlar artık bana değil, o platformlara bağlanıyor.
Bir de içeriklerimden şikayet ediyorlar. “Hep aynı şeyler,” diyorlar. Eskiden ne yapsam beğenilirdi. Şimdi ise beni sıkıcı buluyorlar. Çok reklam koyuyormuşum, fazla tekrara düşüyormuşum. Haklılar mı bilmiyorum. Ben elimden geleni yapıyorum ama izleyenim yoksa ne anlamı var?
Hani bir zamanlar aileleri bir araya getirirdim ya, artık o da kalmadı. Herkes kendi köşesinde, kendi ekranına bakıyor. Telefon, tablet, bilgisayar… Ben arka planda unutulmuş bir anı gibi duruyorum. Beni yalnızca misafir gelince açıyorlar, o da arka planda bir ses olsun diye ama en çok, beni suçlamalarına üzülüyorum. “Bize boş vakit kaybettirdin, çok sıkıcı kapatalım, hep aynı şeyleri izliyoruz’’ diyorlar. Oysa ki ben yalnızca sundum. Onlar seçti. Eğlendirmek istedim. Hayatlarına renk katmak istedim. Ama onlar hep daha fazlasını istedi.
Belki bir gün tekrar değerimi anlarlar. Belki beni yeniden severler. Belki yeniden herkesin evinin başköşesinde toplanılırım. Ama o zamana kadar burada, sessizce bekleyeceğim. Ben televizyonum. Unutulan, ama hala burada olan. Ben Televizyon. Yalnızlığın ne olduğunu artık çok iyi biliyorum. Ama yine de umutla bekliyorum. Çünkü benim de anlatacak, onların da dinleyeceği daha çok hikâyem var.