Undertale: Yeraltında Bir Macera

Gün geçtikçe oyunlar değişiyor. Bazı yapımcılar oyunlarını daha gerçekçi grafiklerle, daha eğlenceli oynanış mekanikleriyle zenginleştirmeye çalışıyorlar. Bazıları ise aynı oyunun çok az değiştirilmiş halini her sene tekrar tekrar çıkarıp, seriden olabildiğince çok para kazanmaya çalışıyorlar. Bir de bazen ortaya Undertale gibi oyunlar çıkıyor.

2015 yılında Kickstarter’dan yapılan bağışlarla bir kişi tarafından yapılmış bir oyun Undertale. Snes döneminde çıkmış olan Mother, ya da batıdaki adıyla Earthbound serisinin bir hayranı olan Toby Fox, Undertale’i de bu oyunlardan esinlenerek yapmış. Oyun sadece çok küçük bir kesime hitap etse de, çıktıktan kısa bir süre sonra her yere yayıldı. Aynı süreçte çoğunlukla olumlu yorumlar alan Undertale, 2015’in en iyi indie yapımlarından biri olarak kabul edildi. Neyse, daha çok uzatmadan oyunun hikayesine geçelim.

undynesteamcard

 

Hikayeyi tam olarak Toby Fox’un Kickstarter sayfasından aldığım gibi yazıyorum:
” Uzun zaman önce, iki ırk Dünya üzerinde barış içinde yaşıyorlardı: İnsanlar ve Canavarlar. Bir gün, iki ırk arasında korkunç bir savaş çıktı. Uzun savaştan sonra galip gelen insanlardı. İnsanlar, bir büyüyle canavarları yeraltına hapsettiler.
201X yılında Ebott Dağına küçük bir çocuk tırmanır. Söylenilene göre bu dağa çıkanlar geri dönmez. Yağmurlu havadan sığınak arayan çocuk, bir mağaraya girer ve büyük bir delik keşfeder. Bakmak için yakınlaşırken…çocuk deliğe düşer.”
Hikayenin gidişatı sürekli değişiyor. Bazen komik, bazen üzücü, bazen korkunç, bazen gerici olabiliyor. Karakterler de oldukça iyi yazılmış. İsmini yazı fontlarından almış Sans ve Papyrus kardeşlerden, oyunun başından size annenizmiş gibi davranan Toriel’e kadar hepsi birbirinden farklı ve ilginç.sans_render-1

Oyunun kendine has bir oynanış türü var. Earthbound’dan esinlenildiği için oyunun JRPG ögeleri var. Savaş ekranındaki benzerlikler eğer Earthbound oynadıysanız fark edeceksinizdir. Ama çoğu JRPG’ye nazaran bu oyunun savaş mekanikleri sıra tabanlı dediğimiz ”önce sen vur, sonra ben vurayım” tarzında değil. Her hamlenizden sonra bullet hell tarzında bir mini oyun geliyor. Ne yaparsanız yapın, bu kısımlarda başarılı olmazsanız oyunda canlı kalmanız imkansız. Bu arada ”bullet hell”in ne olduğunu bilmiyorsanız, Touhou’dan şu resimle örnek vereyim:

maxresdefault

Tabi Undertale’in bullet hell sistemi Touhou gibi oyunlardan çok daha basit. Ama her boss savaşında yeni bir mekanik ekleniyor zaten. Bir eksiklik hissetmiyorsunuz hani. Bu arada oyunu hiç kimseyi öldürmeden bitirebileceğinizi söylemiş miydim? Oyunda tek bir sefer dışında saldırı tuşuna basmak zorunda değilsiniz. Savaş kısımlarını yaratıklarla konuşarak halledebiliyorsunuz. Bu kısımlar oyuna ayrıca derinlik katıyor. Çünkü her yaratığın da kendine has bir karakteri var. Bu konuşmalarda oldukça ilginç şeyler ortaya çıkabiliyor bu şekilde. Ama eğer bu yolu tercih etmeyecekseniz saldırıya geçiyorsunuz ve zamanında saldırınızı yaparak yaratıkları öldürüyorsunuz.

 

moldsmal-0

Kimseyi öldürmemekten girmişken, oyunun üç tane oynanış yolu var: Neutral, Pacifist ve Genocide. Oyuna ilk başladığınızda oyun sizi Neutral yoluna sokuyor. Bu yolda genel olarak hikayenin, karakterlerin genelini görüyorsunuz ve ne iyi ne kötü, tam olarak nötr bir sonla oyunu bitiriyorsunuz. Neutral yolunda mümkünse kimseyi öldürmeyin. Çünkü eğer Pacifist yolunu oynamak istiyorsanız, ve hiç kimseyi öldürmediyseniz, oyuna tekrar başlamak zorunda kalmıyorsunuz. Sadece geriye dönüp birkaç şey yapmanız yetiyor. Pacifist yolu basitçe açıklamak gerekirse hiç kimseyi öldürmediğiniz, mutlu sona ulaştığınız, oyunu asıl oynanması gerektiği gibi oynadığınız yol. Mümkünse Pacifist’i bitirdikten sonra oyunu bırakın. Çünkü üçüncü ve son yol olan Genocide’ı oynarsanız, muhtemelen pişman olacaksınız.

flat800x800070f

 

Genocide yolu, adından da anlayabileceğiniz gibi, herkesi öldürdüğünüz yol. Cidden herkesi ama. Sadece ana karakterler falan değil. Her bölge için öldürmeniz gereken belirli sayıda yaratık var. O bölgelerdeki kayıt noktalarından ne kadar yaratık kaldığını görebiliyorsunuz. Pacifist yolunda tüm savaşları konuşma ile geçmek kendi içinde bir bulmaca olduğu için, Genocide yolu daha kolaymış gibi görünebilir. Ama kesinlikle Genocide yolu Pacifist’ten daha kolay değil. Oyun belli bir şekilde bu yolu oynamamanızı istiyor zaten. Her bir karakteri, yaratığı öldürdüğünüzde üzülüyorsunuz. Herkes sizden korkmuş ve kaçmış. Pacifist yolunda oldukça neşeli ve dolu dolu olan yerler hep terk edilmiş, rahatsız edici bir hal almış Genocide’da. Her bölgenin müziği de aynı müzik olsa da, çok daha rahatsız bir hale getirilmiş. Ve ayrıca Genocide yolunda iki tane aşırı derecede zor boss savaşı var. Bunlardan birisi Genocide’ın son boss’u ve en az 3 saatimi harcadığım bir boss bu. Zaten bu boss’ta en az 5 kere hiçbir şey yapamadan öleceksiniz. Oyun size Genocide’ı bitirmemeniz için elinden gelen her şeyi yapıyor anlayacağınız. Hatta sadece bana mı oldu bu olay bilmiyorum ama bölgelerden temizlemen gereken yaratıklar 2 veya 3 tane kalınca 10 dakika arayla ortaya çıkmaya başladılar. Oyunun en sinir bozucu kısmıydı diyebilirim.

ecfbee8cc4a070b

 

Ve eğer Genocide yolunu bitirirseniz, cezalandırılıyorsunuz. Çok detaya girmeden anlatmak gerekirse oyunu Genocide yoluyla bitirdikten sonra Undertale’i tekrar açamıyorsunuz. Açtığınızda siyah ekran ve rüzgar sesleriyle karşılaşıyorsunuz sadece. Yaklaşık 10 dakika bekledikten sonra hikayeyi açıklamak istemediğim için anlatmayacağım birkaç olay oluyor ve oyunu artık tekrar oynayabiliyorsunuz. Ancak oyunun Genocide sonrası hali bozuk. Evet, bu oyun kendisini belirli bir şekilde bitirirseniz sizin oyununuzu bozuyor. Oyunun bu bozuk halinin sonlarında sıkıntı var. Pacifist yapmaya çalışırsanız bile oyunun sonunda normalden farklı birkaç olay oluyor ve pek mutlu bir sona ulaşamıyorsunuz. Bu aslında oyunun genelinde olan bir özelliğinin biraz daha ağırlaştırılmış hali gibi. Daha önce bahsetmedim ama Undertale yaptığınız her şeyi hatırlıyor. Örneğin oyunun başında yanlışlıkla Toriel’i öldürdünüz, sonra kayıt dosyanızı sildiniz ve oyuna tekrar başlayıp bu sefer Toriel’i öldürmediniz. Muhtemelen siz her ne kadar o kayıt dosyasını silmiş olsanız da, oyun yaptıklarınızı hatırlayıp bunları yüzünüze vuracaktır. Ancak bu özellik normalde oyunun gidişatını neredeyse hiç etkilemezken, Genocide sonrası oyunun net bir şekilde sonu değişiyor. Neyse, siz ne yapın, ne edin, Genocide’dan uzak durun.

560010-undertale-analisis

 

Oyunun grafiklerinden bahsedecek olursak, oyun retro tarzda 8-bit grafiklere sahip. Oyunun bu tarz grafiklere sahip olmasının sebebini oyunun çok düşük bir bütçeyle yapılmış olmasına bağlayabiliriz, ama bence zaten olması gereken bu. Bu oyunu kesinlikle gerçekçi grafiklerle düşünemiyorum.
Bu grafik meselesi kişiye göre oldukça değişiyor. Örneğin ben renkli, 16-bit grafikli Hotline Miami ile çocuksu, çizgi film tarzı grafiklere sahip olan The Legend of Zelda: The Wind Waker’ın görüntüsüne bayılırken, bazı insanlar nefret ediyor. Bu oyun için de aynısı geçerli. Ben seviyorum, başkaları sevmeyebilir.

 

undertale-0005

Gelelim oyunun müziklerine. Oyunlarda müziğin şahsen çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle seslendirmecilerin olmadığı oyunlarda, doğru zamanda istenilen duyguyu vermek için kesinlikle düzgün yapılması zorunludur oyun müziklerinin. Neyse ki Undertale bu konuda da başarılı. Undertale’in müzikleri tek kelimeyle harika. Undertale’de hepsi Toby Fox tarafından bestelenmiş 101 tane şarkı var. Ve hepsi yerine tam oturuyor. Şimdi bile açıp Undertale’i dinlediğimde (oyunun içinde ayrıca Undertale diye bir şarkı var) oyunun sonuna doğru döktüğüm gözyaşlarını, Megalovania’yı dinlediğimde malum kişiyle savaşırken stresten döktüğüm terleri, kasıla kasıla geçtiğim o mini oyunları hatırlıyorum. Ve oyunu bitirmemin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmesine rağmen hala arada açıp dinliyorum bazı şarkıları. Bu oyun müzik konusunda favorilerim arasında diyebilirim kısacası.

 

1260864

Sonuç olarak, Undertale benim için oldukça sürprizlerle dolu bir oyundu. Şans eseri karşılaşıp hiçbir şey beklemediğim bu oyundan, şu ana kadar bana hiçbir oyunun yaşatmadığı deneyimlerle ayrıldım. Hikayesiyle, müzikleriyle, oynanışıyla, karakterleriyle yüksek bütçeli oyunların neredeyse hepsine taş çıkarmış Undertale. Herkese hitap etmeyebilir, ama benim için neredeyse mükemmel olan bir oyun bu. Öve öve bitiremediğim bir deneyim.

(Visited 569 times, 1 visits today)