Umutsuzluk, Başarı Getirir

Sizce en başarılı ürünler ve tezler ne zaman ortaya çıkar? Ruh halimizin ortaya çıkan iş üzerinde etkisi var mı?

Bence ruh halimiz, başarıya ulaşıp ulaşmamamızda en etkili öncüllerden biri. Pozitif olmamız veya karamsar hissetmemiz, verimliliğimizi çok derinden etkileyebilir. Bu her ne kadar göreceli bir tez olsa da benim düşünceme göre, kötü bir ruh hali, başarısızlık getirebilir.

Bana kalırsa iyi hissettiğimiz zamanlarda dünyaya pembe gözlüklerin ardından bakıyoruz. Her duruma ve yargıya olumlu yaklaşıp alttan alabiliyoruz. Sanki hiç sorun yokmuşçasına, umut dolu düşünüyoruz hep. Bu ruh halindeyken ortaya çıkardığımız herhangi bir şeyin verimliliğinden emin olamayız. Olumsuzluğa yer vermeden, hataları görmezden gelerek hazırlanan bir iş çıkar ortaya. Bu işin illaki somut bir ürün olmasına gerek yok , ortaya attığımız bir düşünce bile bizim o anki ruh halimize bağlı olarak kesinliğini yitirebilir. Kendimizi iyi hissederken ortaya attığımız bir şeye daha sonrasında dönüp baktığımızda bize mantıksız gelme ihtimali oldukça yüksek.

Peki kendimizi kötü hissettiğimiz zaman üretirsek, sonuç daha verimli olabilir mi? Sanırım bu da kişiden kişiye göre değişebilecek bir bakış açısı ama bana kalırsa, içimizde umutsuzluk barındırdığımız zaman, bir beklentimiz olmadığı için daha başarılı işler çıkarabiliriz. Beklenti düşük tutulduğunda ortaya çıkan işler her zaman daha olumlu tepkiler alır. Kendimizi kötü hissettiğimizde girdiğimiz karamsar ruh hali de bizim bu etkiyi sağlamamıza sebep olur. “Kaybedecek bir şeyim yok, başarısız olsam da olur.” diye düşünen bir insan ile kazanma hırsı dolu bir insanı karşılaştırdığımızda kimin daha etkili sonuş alacağını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek. Hırs ve fazla heyecan , insanı başarısızlığa sürükleyen en büyük etkenlerdendir.

Başarılı bir birey olmak için ruh halinin yanında elbette başka etkenler de var. Bir insanın üzerinde oluşturulan baskı, buna en büyük örneklerden olabilir. Örneğin küçük çocuklar üzerinde genelde aileler hep baskı kurar. Kendi çocukluklarında yapamadıkları şeyleri, futbol oynamak veya müzik enstürmanı çalmak gibi, çocuklarını yapmaları için zorlarlar. Çocuklarına fikirleri sorulmadan onları kurslara yollayıp bu konu üzerinde yoğunlaşmalarını sağlarlar ve genelde, ileride o çocuklar ya bu işi yapmazlar ya da mutsuz bir şekilde hayatlarına devam ederler. Bu tabii ki sadece çocuklar ve aileler arasında olan bir şey değil. İş veya eğitim hayatında her bireyin üzerinde baskı kurulan anlar olur ve bu onları genelde başarısızlığa iter.

Sonuç olarak, kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünen ve buna göre hareket eden insanların sonunda başarıya ulaşmaları olası bir durum. Pozitif hissetmek bizi her ne kadar motive etse de aynı zamanda bazı şeyleri gözden kaçırmamıza sebep olabilir.

Eğer bir şeyler başarmak istiyorsanız, kendinizi en kötü hissettiğiniz zamanı bekleyin, muhtemelen amacınıza ulaşacaksınız. 🙂

(Visited 98 times, 1 visits today)