Yazın başlarındaydık bir sene boyunca aralıksız çalıştığım üniversite sınavını kazanmış İngiltere’ye gidiyordum. Üç gün sürecek olan yolculuğum ilk günü geçmişti. Hayallerime ulaşmama sadece iki günüm vardı ta ki o fırtına gelene kadar, kamaramda uzanmış kitabımı okurken sesler gittikçe yükseliyordu sallantılar hissetmeye başlamıştım ama korkmuyordum öğlen vakti gelen küçük dalgalardan dolayıdır diye düşünerek tekrar kitabımı okumaya başladım ağlama sesleri ve çığlıklar duyunca camım’dan dışarı doğru baktım güneş görünmüyordu sanki gök yüzünü siyah bulutlar kaplamıştı. O an hissettim bir şeyler oluyordu güverteye çıktım gemimiz süzülerek düşen bir yaprak gibiydi, peki nasıl oluyordu da hep son anda alabora olmaktan kurtuluyordu? En son okuduğum kitap geldi bir an aklıma yoksa gemideki insanların o küçük umutları mıydı gemiyi hep son anda alabora olmaktan kurtaran? Başka bir şey olmalıydı ama ne? Düşünecek vaktim yoktu sadece öylece etrafa baktım insanlar birbirine korkulu gözlerle bakıyordu , sonra sol tarafa doğru döndüm ve gözlerime inanamadım iri bir adam kaptana kızıyordu, bağırıyordu ve neredeyse ona vuruyordu! Bu kadar kötüleşti mi insanlar diye geçirdim içimden ama bunu düşünebilecek vaktim şuan için yoktu belki daha sonra bir makale okuyabilirdim. Bir anda aklıma bir şey geldi neden bu anı el ele vererek mutlulukla küçük bir anı olarak hatırlamak için çaba sarf etmiyorduk? Yüksek ama rahatsız edici olmayan bir ses ile seslendim güvertedeki herkese herkes bana baktı! beklemiyordum bu kadar çabuk mu yani ? değilmiş. Üstüme geldiler, bıkmadım ve başardım tekrar kamarama inip kitabımı alıp güverteye doğru koşmaya başladım herkes tüm dikkatiyle beni bekliyordu hemen kitabımın sayfaları arasından o paragrafı aramaya başladım. Buldum! işte burada dedim. Merakla baktılar hemen okumaya başladım ‘Neden hep olumsuz düşünenler kaybeder? Neden hep iyiler kazanır? Neden herkes iyilik için uğraşır hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm sebebi şu ki iyiler hep olumlu ve sevecen insanlardır ve tüm insanlar ne ektiyse onu biçer bu sebeple iyilikler hiç bir zaman karşılıksız kalmaz ve kalmayacak. Bir an bir sessizlik oldu ve konuşmaya devam ettim. Hepinizin aklında aynı düşünce var ‘Neden şu an 18 yaşındaki bir genç bana bunları okudu?’ tekrar ufak çaplı bir sessizlik oldu yine sessizliği bozan bendim hepimizin birbirinden değerli bir çok hayali var ve hep onların peşinden koşuyoruz peki neden? Çünkü onlar bizim umutlarımız parlayan birer yıldız gibiler onlara ne kadar çok değer verirsek o kadar çok parlarlar emeklerimiz onlar bizim. Küçük ve işlevsiz görünüyor olabilirler ama ya onlar yani umutlarımız olmasaydı? istediği değeri bulamayan yıldızlar tek tek kararıp ışıklarını kaybedecekler ve en sonunda süzülen bir yaprak gibi rüzgarla yok olacaklar ama biz arkalarından koşup onları yakalamaya çalışmayacağız çünkü biz bu hayattan ‘SAKIN ARKANA BAKMA!’ cümlesinin ne demek olduğunu böyle öğrendik ben konuştukça bana kızıp bağıranlar hak verip destekledi çünkü ben arkama bakmadım. Sönen yıldızı değil küçük ve yeni bir yıldızı yeniden umutlarımla parlattım artık havada bize el sallıyor. Nasıl parladığını soruyor? çünkü o yıldızı söndüren de yakan da bizim içimizde hep ufak bir kıvılcım halinde yanan umutlarımız. Ben bunlardan bahsederken güneş açmaya başladı ve çok eğlenceli bir öğleden sonra geçirdim. Gemideki son günüm hem heyecanlı hemde buruk geçti son saatlerim herkesi özleyecektim ama mutluydum çünkü hayallerim artık benim hayatımın bir parçasıydı.
Gökyüzündeki tüm yıldızların hep umutla parlaması dileğiyle…