Çok uzak galaksilerin birinde insan türüne benzer yaratıkların yaşadığı bir gezegen varmış. Bu gezegendeki varlıklar insanlardan 100 milyon yıl ilerisindelermiş. Gezegende normal mimarı yapı yokmuş. Bir yerden bir yere uzay gemileri ile gidilmekte su ihtiyacı geçirdikleri birtakım adaptasyonlar sayesinde karşılanmaktaymış. Evleri çok sağlam, neredeyse Dünya’da bulunan elmas ile aynı sertlikte, olan bir metalle kaplıymış. Gezegende sık sık kum fırtınası çıkmakta bu yüzden sadece evler, işyerleri, alış-veriş merkezleri, üstü kapalı parklar arasında gezilmekteymiş. Suya karşı geçirdikleri adaptasyona rağmen atmosferlerindeki gaza karşı adaptasyon geçirememişlerdir. Bu yüzden etrafta sürekli kaskla dolaşmaktalarmış. Gezegen komuta merkezi yirmi kişiden oluşan bir gruba verilmiş. En yetkili kişi olan komutan, Dünya gezegenindeki insanlar ona bu ismi vermişlerdir, genelde kararları verir ve bu kararları geçirirmiş. Komutanın oğlu Volvax gezegendeki çalışmayı bırakmayıp her zaman gidilebilecek daha üst noktayı arayan ender kişilerdenmiş ve bu özelliği babasını gururlandırdığını biliyormuş.
Volvax, her zaman olduğu gibi yüksek teknolojili okuluna gitmek için uzay gemisine binmiş. Gittiği sırada uzay gemisinin, 400 farklı güvenlik testinden başarıyla geçen, motorundan yanık kokusu gelmekteymiş. O neler olduğunu anlamak için motorun olduğu bölüme doğru yol almış. Aniden o yerinden fırlamış ve uzay gemisinin camına yapışıp kalmış. Uzay gemisi paramparça olmuş ancak mucize eseri Volvax’ın bulunduğu bölge çok az hasar almış. O yerinden hareket ederken kötü bir hamle ile, zaten kırılmış olan camı tuzla buz etmiş. O yere düştüğü anda baygınlık geçirmiş. O tekrar uyandığında, yaklaşık dört saat sonra, koruyucu kıyafetinin delik, kaskının camının hafifçe çatladığını ve gelmekte olan kum fırtınasının büyüklüğünü görür gibi olmuş. Ama onu asıl etkilen şey, gözlerini açtığında ona bakan bir çift göz görmüş olmasıymış. Volvax ne olduğunu anlayamadan koşar adımlarla uzaklaşmış. Evet, hatırlamış. Onu tanıyormuş. Bu uzun zaman önce gördüğü hatta daha da küçükken gördüğü bir kişiymiş, bu çift mavi gözler hiç unutamadığı annesinin gözleriymiş. O koşar adımlarla annesini yakalamaya çalışmış ama o kadar tozluymuş ki hava bırak 3-5 metre ilerisini görmeyi önünü dahi göremiyormuş. En sonunda çareyi mağara gibi bir yerde saklanmakta bulmuş. Babasının onun için geleceğini biliyormuş, hissediyormuş en azından. Geliştirdiği 101-SL projesi yanındaymış. Bu alet frekansı çok yükselte biliyormuş böylece babasına sinyal gönderebilirmiş ancak tek sıkıntı Volvax’ın tüm frekans aralığını işitebilmesiymiş. Gönderdiği anda kulak zarı patlayacak ve bir daha duyamayacakmış. Projesinin tek açığı buymuş.
Fırtına dindiğinde uzay gemisinin teknolojik ve işlevsel bir bölümü olup olmadığına bakmak için gitmiş. Gördüğü manzara şok ediciymiş. Annesi uzay gemisini tamir etmiş ve beraber yola çıkmaları için oğlunu bekliyormuş. Onun aklına takılan tek bir soru varmış. Neden annesi onları terk etmiş? Annesi oğluna demiş ki oğlum benim de uzay gemim böyle düşmüştü ve tekrardan onarılabilecek parça sayısı çok azdı bende burada kapana kısıldım demiş. Bu gerekçelerin makul olduğuna karar veren Volvax annesine sarılmış ve evinin yolunu tutmuş
Kaynakça:
The date for the end of the world has been set – and it’s December 2017
http://www.freewallpapersforipad.com/purplefutureplanet-50.html