Sinema, herkesin anladığı o dil. Sanırım herkesin anlayabileceği tek ortak dil. Bir metini bir dilden başka bir dile çevirdiğimizde kelimeler değişebilir, anlamları değişebilir ama bir filmi farklı bir dile çevirdiğimizde her dilde aynı konuyu anlatır. Herkese aynı duyguları hissettirir. Bir film izlerken filmdeki her sahnede farklı farklı duygular olur ve eğer bu izlediğimiz film amacına ulaşmış ise her sahnede karakterlerin yaşadığı duyguyu bizde yaşarız.
Filmlerdeki karakterlerin yaşadıklarını, hissettiklerini, düşündüklerini görünce bu bizim empati duygumuzun gelişmesine yardımcı olur. Örneğin ‘’Babam ve Oğlum’’ filminde ana karakterimiz Sadık kanser olacağını öğrenir, böyle bir senaryoda birinin kanser olduğunda hissedebileceği duyguları, kafasından geçenleri, yapmak istedikleri gibi şeyleri öğrenebiliriz. Tabii ki her insan kanser olduğunda aynı duyguları hissetmeyecektir ama bu sahne bize az da olsa biraz fikir verebilir. Sinemaların hayatımıza duygu açısından katabileceği başka bir alan ise bize farklı perspektifler göstermesidir, örneğin bir sınavdan kötü puan almışız ve moralimiz düzelsin diye bir film izlemeye gidiyoruz. Sinemanın konusunu bilmiyoruz ve bize sürpriz olmasını istediğimizden filmin konusuna bakmıyoruz. Film başlıyor ve filmin konusunun sınavdan kötü puan almış olan birinin bu olaya nasıl pozitif yönden baktığını anlatıyor. Biz de bu filmden etkilenip bu sınav sonucuna olan perspektifimizi değiştiriyoruz. Benim verdiğim örnek binlerce olaydan sadece bir tanesi. İlk örnekte de verdiğim gibi sinema bizi duygusal yönden geliştirebilir ve aynı zamanda bize ilham verebilir. Bazen bir film izlediğimizde filmdeki karakter çok fazla ders çalışır ve bu bize ilham olabilir ve bize ders çalışma isteği kazandırabilir. Sinemaların bize kattığı bu özellikler bize hayatımızın birçok yanında yardımcı olacaktır. Daha önce de bahsettiğim gibi sinemalar bizim empati hissimizi güçlendirir ve bu, insanlarla olan iletişimimizin kalitesini arttırır. Empati duygumuz arttığında günlük perspektiflerimiz de değişir. Perspektiflerimizin değişmesi de aynı empati hissi gibi başkaları ile olan iletişimimizin kalitesini artırır.
Robert Erbert’ in de dediği gibi ‘’Sinema, düşünce ve duygu dünyasının kapılarını açar.’’ Geçmiş zamana baktığımda izlediğim filmler benim şimdiki kişiliğime çok yardımcı olmuştur ve beni daha duyarlı bir insan yapmıştır. Eğer tekrar kanser örneğine dönersek böyle filmler izledikten sonra kendimi böyle konular hakkında daha bilinçli hissediyorum ve eğer birinin başından böyle bir olay geçerse onlara karşı nasıl empati yapabileceğimi biliyorum. Sinemalar sadece benim değil bu dünyadaki çoğu kişiye empati duygusunun ve perspektiflerinin iyi yönde değişmesi konusunda yardımcı olmuştur.
Sonuç olarak sinema sadece bir eğlence aracı değil aynı zamanda insanlara farklı pencerelerden bakmaya yardımcı olan evrensel bir dildir.