İnsanların toplumsal özelliklerini ırksal özelliklerine indirgeyen ve bir ırkın öteki ırklara üstün olduğunu öne süren bir öğretidir ırkçılık. O zaman sizce ‘’Bir insanın ülkesini sevmesi takdir edilecek bir şey. Ama sevgi neden sınırda bitmek zorundadır?’’ sorusu ne anlama gelmektedir?
Tabi ki sevgi sınırda bitmek zorunda değil. Fakat sınırdaki ve sınır dışındaki düşmanı sevmek zorunda da değiliz. Düşmanı yaratan şey ise ülkelerin, sınırlarını kimseye paylaşmak istememesidir. Adaletin temeli bile bu sınırlar üzerine yapılmıştır. Irkçılık ayrımı geçmişten günümüze kadar sürmektedir. Günümüzde bir çok ülke hala ırkçılık ayrımını yoğun bir şekilde yapmaktadır. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda vb. Ülkeler gerek kendi içlerinde gerekse sınırları dışında ırkçılık faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu ülkelerin Türkiye’ye karşı da ırkçılık faaliyetleri sınırlarımız içinde ve dışında ayrı ayrı yürütülmektedir.
Irkçılık, uluslara ya da kişilere yönelik olabilmektedir. Zengin, fakir, tanınmış ,tanınmamış ayrımı yapılmadan kişilere karşı ten renklerinden dolayı ırkçılık ayrımı çoğu kez yapılmaktadır. Yaklaşık kırk yıl önce Michael Jackson’a da siyahi olmasından dolayı ırkçılık ayrımı yapılmıştır. Yaptığı albümlerin çok tutulması sayesinde ödül kazanan Jackson, siyahi olduğu için reklam arasında ödülünü alır, yine siyahi olduğu için beş yıl çalıştığı albümüne hiç ödül verilmez. Oprah, İsviçre’de alışveriş yaparken, bir çantayı incelemeye başlar. Bu sırada yanına gelen satış elemanı “Boşuna bakma, onu almaya paran yetmez.” diyerek onu yine ten renginden dolayı küçümsemiştir. Zengin ve beyaz kesimin çoğunlukta olduğu golf sporunda, Tiger Woods ırkçı muameleye en çok maruz kalan isimlerden biridir. Danny Glover, kariyerinin ilk dönemlerinde kendisine özel şoför tutacak kadar zengin değildi. Sorun şu ki; set dönüşlerinde taksi bile durduramıyordu. Çünkü hiçbir taksici bir siyahiyi arabasına almak istemiyordu. Yeşilçam’da da acı bir ırkçılık hikayesi var. Tonton amca rolüyle bildiğimiz Nubar Terziyan, oğlu gibi sevdiği Ayhan Işık’ın ölümü üzerine bir ilan vererek taziyede bulunmuştu. Bu durumda Nubar Terziyan için çok aşağılayıcı bir durum oldu. Daha nice siyahi olan kişilere karşı ayrımcılık yapılmıştır ve hala daha bu durum sürmektedir. Geçen aylarda siyahi Amerikalı George Floyd, gözaltına alınması sırasında polis şiddetine maruz kalarak yaşamını kaybetti. Bu durum sosyal medyada çok büyük tepkiler aldı ve “Black Lives Matter” sloganıyla dile getirildi. Bu olay karşısında bir sürü insan destek çıktı. Geçmişten günümüze bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bence dünyadaki herkes eşittir. Birisinin siyah ya da beyaz olması bir şey ifade etmemeli. Herkes herkesi sevmek zorunda değil tabi ki ama ona karşı saygılı olmadır. İnsanları olduğu şekilde kabul etmek, hoş görmek gerekmektedir. Fiziksel özellikleri nedeniyle insanlarla dalga geçmemelidir, küçümsenmemelidir ve dışlamamalıdır. Çünkü bu dünyada sonuçta herkes aynı haklara sahiptir. Zaten bir insanı etnik kökenine , ten rengine göre ayırmak ve yargılamak cahilliktir bence. Bu tür olaylara karşı gerek birey olarak gerek toplumsal olarak bir duruş sergilemek gerekmektedir. Sosyal iletişimin en üst düzeyde olduğu günümüzde bunu yapabilmek o kadar da zor olmasa gerek.
Kısacası kocaman bir dünyada yaşıyoruz. Farklı kültürler ve kökenlere sahip bir bütün olarak neyimize yetmiyor ki bu dünya. Neyin kavgasını yapıyoruz.