Ulaşılamayan Mutluluk

Herkes mutlu olmayı ister. İstediği her şeye sahip olmayı, bunun verdiği gururu ve o tatmin edici hissi sever. Hayatının her alanında daha fazlasını ister mesela. Mutlu olmak için şu da olsun, bu da olsun… Bu hikayelerin çoğunun sonu hüsran ile biter. Çünkü insanlar bulundukları anın tadını çıkarmak yerine hep daha fazlasını isteyip kendini büyük bir umutsuzluğa sürükler. Elde etmek istediği şeyin peşinden koşarken de bütün mutlu anları kaçırır, büyük bir hüzne boğulur.

Tolstoy ise harika bir yazar ve düşünürdür. Onun yazdıklarını okumak ve anlamak bana büyük bir keyif ve mutluluk verir. Usta bir yazarın kelimeleri kullanma, onları birbirine bağlama, hem acıyı hem mutluluğu yazılarına bu denli yansıtma gücü beni çok etkiler. Günümüze kadar ulaşan bu başyapıtlar, Tolstoy hakkında bilgi sahibi olmamızı ve o karakterler ile büyük maceralara atılmamızı sağlar.

Tolstoy’un yazılarına ne denli önem verdiğini, onları yazmakla kalmayıp yaşadığını söylemeye gerek olmadığını düşünüyorum ve bu büyük yazarın bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: ‘’Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor: Bende olanlara seviniyor, olmayanların üzerinde de düşmüyorum.’’ Yani aslında diyor ki, elimde olanlar ile yetinip mutlu oluyorum, olmayanların peşine düşmüyorum. Peki, sizler bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnsan, hayatının her anında istediği şeylere sahip olamayabilir. Şimdi kendinize ve çevrenize bakın, hoşunuza gitmeyen ve değiştirmek isteyeceğiniz, üstüne eklemek isteyeceğiniz pek çok özellik bulacaksınız. Pablo Neruda’nın da dediği gibi: ‘’İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankörüdür.’’ Bir insanın TAMAMEN mutlu olması imkansızdır aslında. Hayat boyunca ulaşamayacağımız şeyler olacaktır, önemli olan onara aldırmadan yola devam etmektir.

Daha fazlasını elde etmek için çalışan bazı insanların hayatlarını kaybettiği gerçeğini sizlere hatırlatmak istiyorum. Daha fazla para kazanmak için hayatını tehlikeye atan insanların mutlu olamadan öldüklerini düşünün. Mutlu olma fırsatı varken ölmek… Oysaki elindekinin kıymetini bilse çok daha iyi yerlere geleceği kesin.

Günümüzde ise çoğu insanın mutlu olamama sebebi kendisi. Vücudunu beğenmiyor mesela. Özellikle gençlerde buna daha sık rastlanıyor. Vücudunu sevmiyor ve mutsuz olmaya başlıyor, bu duygular nefrete kadar ilerliyor ve sonu gelmiyor. Oysaki bilmiyor ki sonunda bir tek kendisi kalacak, bundan kaçışı yok. Ama her şeyi buna bağlı tutuyor. O özellik değişmediği sürece mutlu olmuyor. Hasta olan insanları düşünse anlayacak elindekinin değerini ama yapmıyor işte.

Aslına bakılırsa, bir şeyleri elde etme düşüncesi kötü bir şey değil. Tam tersine, hayata tutunmamızı, zorluklara güçlükle göğüs germemizi sağlayanlar ulaşmak istediğimiz, elde etmek istediğimiz şeyler oluyor. Burada önemli olan ulaşılabilir hedefler koymak ve hem bulunduğun zamanın tadını çıkarıp hem de onun için çalışmaktır. Yani mutluluğunu onunla perdelememektir.

Ama ne var biliyor musunuz? İnsanlar mutluluğu önemsiz bir şeymiş gibi görüyor. Mutlu olmak bu kadar basitken olamıyorlar, hep bir buhran içine sürüklüyorlar kendilerini. O duvarı yıksalar, güzellikleri fark etseler ve hayattan keyif almaya başlasalar her şey çözülecek aslında. Küçük şeylerden mutlu olanlar var ya, en çok saygı gösterilmesi gereken kişilerdir. Çünkü onlar, ulaşılamayacak hayaller kurmak yerine o küçük şeyin mutluluğunu iliklerine kadar hissederler.

Hayata bir daha gelmeyeceğiz, elimizde olan tek şey bugün. Mutlu olacaksak da bugün, elimizdekiler ile olacağız, başka yol yok. Gabriel Garcia Marquez’in de dediği gibi: ‘’Eğer biraz aklın varsa; mutluluk için istediğin şartları bulamayınca, bulduğun şartlarda mutlu olmayı bilmelisin.’’ Çünkü ancak zaman bu yorucu hayattan keyif alabilirsin…

(Visited 19 times, 1 visits today)