Herkesin inancı, adı aynı olsa bile, farklıdır. Ancak inançlarda bazı sınırlar vardır. Örneğin, başınıza kötü bir şey gelicek diye paronyaklaşmanızı sağlarlar. Bunlara batıl inançlar denir. Peki bu inançlara inanmalı ve bu şekilde kendimizi koruduğumuzu düşünmeli miyiz?
Günümüzde, geçmişten gelen birçok batıl inanç ve düşünceyi çürütmüş olsak da çoğu kişi bu inançlara bağnaz şekilde dikkat ediyor. Aslında onları suçlamak pek de doğru olmaz, ne de olsa, her ne kadar saçma olsa da, tedbirli olmakta fayda var. Kimileri için ise eski alışkanlıklardan kurtulmak zordur. Bu olay tıpkı müslüman birisinin dinini değiştirerek hristiyan olmasına rağmen ezan sesini duyduğunda televizyonun sesini kısması gibidir. Kaldırımda yürürken çatlaklara basmamaya çalışmanız sizi kötü etkilemese de bir ayna kırdığınızda 7 yıl boyunca uğursuzluk yaşıyacağınızı düşünüp korkmamanız en sonunda delirmenize sebep olur. Halbuki bu tür batıl inançların hep bir geçmişi ve mantıksız nedenleri vardır. Örneğin merdivenin altından geçmenizin uğursuzluk verme nedeni, oluşturduğu üçgenin Antik Mısır’da kutsal sayılmasıdır. Ayna kırdığınızda gelen 7 yıllık uğursuzluğun nedeni ise, eskiden insanların yansımalarına bakmak için suya bakmaları ve yansımalarının bozulması uğursuzluk anlamına geldiğini düşünmeleriydi. Bunun gibi birçok batıl inancın gerçek nedeni vardır. Ancak doğruluğunu görmeniz için hepsini bilmenize gerek yoktur. Üzerinde biraz düşündüğünüzde bile bu inançların ne kadar saçma olduklarını anlayacaksınız. Örneğin mezerlıktan geçerken nefesimizi tutmamız gerekir. Neden mi? Çünkü nefes alırsak mezarlıkta dolaşn ruhlardan birini içimize çekebiliriz. Ya da önünüzden kara kedi geçmesi büyük şanssızlığın göstergesidir. Bu yüzden nesillerdir siyah olan bir kediyi suçu olmadığı bir şey yüzünden kovmamız ne kadar mantıklıdır? Peki kediyi kovmanız size ne gibi bir koruma sağlar? Tabi eğer kendinizi kesinlikle korumak istiyorsanız sadece şu sözü hatırlamanız yeterlidir:”Doğa üstü şeyler, ancak sizin inandığınız kadar gerçek ve doğrudur.” Yani inanmadığınız bir şeye veya bir inancın getirdiği cezalardan ve kurallarından muhafsınızdır. Ne de olsa size göre var olmayan bir şey size nasıl zarar verebilir ki? Zaten bu tür inançlara aşırı derecede inanmak sizi korumaktan çok zarar verir. Bu zararlardan bazıları: paronaya, korku, klostrofobi… Bu ve bunun gibi psikolojik zararların yanında genel olarak sizi kötü etkileyen etkileri de vardir. Örneğin 13 sayısından korkarak hayatınızı nasıl geçirebilirsiniz? Ya da siyah bir kediden kaçarak? Buna yaşamak denemez özellikle de bu tür saçma nedenlerden dolayı.
Neye inanıp neye inanmayacağınız sizi ilgilendirir. Ancak bazı batıl inançlarda suçu kime attığınızı iyi seçmelisiniz. Önünüzden geçtiği için masum bir siyah kediyi ya da yanlışlıkla kırdığınız bir ayna için kendinizi ve aynanızı suçlamak yerine onları sanki kötü şeylermiş gibi gösteren inancını sorumlu tutmalısınız. Kimse kendi inançları uğruna, insanlık tarihine ters düşse de, başka bir canlıya ya da kendine zarar veremez.