Esen rüzgarın dallara vurmasıyla oluşan sesle uyanmıştım. Gözlerimde dün akşamki eğlenceden kalan yorgunluk vardı. Yeni yıl, bir gün değildi bizim için. Kırk gün kırk gece kutluyorduk onu. Normal insanlar gibi değildik, her şeye bir kutlama, bir eğlence… Mutlu olma çabaları beni artık bıktırmıştı. Ağlamaktan yorulan gözlerimden de belliydi bu zaten. Bütün rimelim yüzüme akmış, dün gecenin yorgunluğuyla da temizlemeye üşenmiştim onu. Şimdi ise bu üşengeçliğimin bedelini bu kış gününde sıcacık yatağımdan çıkarak ödeyecektim. Yataktan büyük cesaret isteyen bir hareketle doğruldum. Sanki ruhumdan bir parçayı orda bırakmıştım. İçim acıya acıya son hamlemi de yaparak ayağa kalktım. Ayağıma, üzerinde kedi desenleri ve minik ponponları olan bir patik giymiştim. Esneye esneye, küçük evimin banyosuna gittim ve aynada kendimi inceledim. Akan rimelim yüzünden korku filmlerinden çıkan bir karaktere dönmüştüm. Normalde makyaja gerek olmadan da güzeldim fakat eğlenceye giderken makyaj, bir hanımefendinin olmazsa olmazıydı. Hafif elaya çalan gözlerim, sarı saçlarım arasından bana yatmamı söylüyordu. Bunu söyleyen sadece onlar değildi, bütün bedenim birlik olup bana yatmamı söylüyordu. Yatacaktım ancak ilk önce şu yüzümdeki umutsuz lekelerden kurtulmam gerekecekti. Makyaj temizleme poşetinden pamuğu aldım, nazik ama kararlı bir şekilde yüzüme götürüp yüzümdeki korkunç karartıları sildim.
En yakın arkadaşımla -bu çok sık yaptığı eğlenceler nedeniyle- tartışmıştık. Onu her düşündüğümde hem sinirleniyor hem de üzülüyordum. Bunları düşünürken dün evime geldiğini, evimden çıkarken kapının önüne bıraktığı paket geldi aklıma. Acaba içinde ne vardı? Heyecanıma yenik düşüp yüzüm ıslak ıslak fakirhanemin kapısına doğru koştum. Önümde bir poşet vardı. Poşeti elime alıp içine baktım. Gördüklerim beni hayli şaşırtmıştı. İçinde bir hediye paketi vardı. Elime aldım ve onu incelemeye başladım. Üzeri yılbaşı desenli bir kutuydu bu. Yavaşça kapağını kaldırdım. Kutunun içinde bir hediye paketi ve üzerinde bir not vardı. Notu hediye paketinin içine baktıktan sonra okumaya karar vermiştim. Hediye paketinin bantlarından onu özgürlüğe yani benim ellerime kavuşturdum. Hediye paketini açtığımda gözlerime inanamadım. En yakın arkadaşım sanki daha önceden tartışacağımızı hissedercesine bana bir kar küresi almıştı. En sevdiğim şeydir böyle soğuk kış zamanlarında. Bildiğini bilirdim ama hiç alacağını düşünmemiştim. Sonra elimi nota uzattım ve gülümseyen yüzümle onu okudum: “Seni çok darladım, farkındayım. Umarım bu ufak hediyem biraz olsun seni dindirir ve bana kızmazsın, özür dilerim.”.
Bu ufak notu okuduktan sonra son günlerde yaşanan bütün kötü şeylerin etkisinden kurtulmuştum. Arkadaşlığın, kötü anlarda yapılan ufak sürprizlerin ne kadar önemli olabileceğini bir kez daha anlamıştım.
Hediyemi alıp başucuma koydum. Kahvemi yapıp yatağıma doğru ilerledim. Yarıladığım kitabımı başucumdan aldım. Okumaya başlamadan önce penceremden dışarıyı süzdüm. Dışarıda lapa lapa kar yağıyor, birkaç çocuk da karın büyüleyici manzarasına dahil olan ufak detaylar gibi karla oynuyordu. Bu manzara da içime ufak bir heyecan katmış, kitap okuma isteğimi arttırmıştı. Kitabımın son kaldığım sayfasını aralayıp sayfaların içinde kaybolmaya başlamıştım bile. Kafamı kaldırıp baktığımda dışarda oynayan çocuklar çoktan evlerine gitmişti…