Ocak ayının 31’idi.Etrafta bir insan bile yoktu.Çoğu ilk girdiklerinde tir tir titretecek soğukluktaki yatağına yatıp elindeki sıcak çikolatasıyla içini ısıtırken kimileri ise çöpten buldukları kartonları kullanarak sis çökmüş o daracık sokaklardaki içinden dışarı sızan ve rüzgarın dağıttığı o kokunun kaynağı olan yani çöp kutusunun yanında içine ancak bir kişinin sığabileceği bir baraka yapıp içinde donarak ölmemek için dua ediyorlardı.Bende her zamanki gibi en sevecen ve sadık dostlarımızın evinden yani hayvan barınağından annemin telefonda ballandıra ballandıra anlattığı yemeklerini biraz geç olsada yemek için buz tutmuş sokağımızda buz pateni yapar edasında eve gidiyordum.
Yemeklerimi yedikten sonra gelen tatlı bir uyku hissiyatıyla sallana sallana yatağa gittim.Sabah gözlerimi açtığımda nedenini bilmediğim bir şekilde çok mutluydum.Yüzümü ve dişlerimi fırçalamaya gittim ki ne göreyim hiçbir insanın görmek istemeyeceği bir şey hele benim gibi mükemmelliyetçi bir insanın hiç istemeyeceği.Bu görüntüden dolayı kapıdan girdiğimizde gördüğümüz ilk dekoratif eşyadan su çiceği hastalığımdan dolayı aynayı kaldırmaya karar verdim sonra bir kaşıntı geldi,elimi tam üstüne koydum,yavaşça ileri geri yaptım ve o anda mest oldum ki o sırada başka bir yerim daha ve daha.Kaşımaya hemen bir ara verdim ve annemin yanına gittim.Annem beni görünce şaşırdı,yumurta haşlıyordu.Altını kapattı ve koşarak üstünü giyinmeye gitti. Üstünü giyinirken bana “Çabuk üstünü giyin” dedi.Bende ateşimin çıkabileceğini düşünerek kısa kollu giyindim ve bir tane hırka aldım.Annem aşağıya inip arabanın camını temizledi sonra beni aradı ve aşağıya inmemi söyledi.Vestiyerden montumu alıp arabaya bindim ama ateşim çıkmasın diye giyinmedim.Hastaneye varana kadar uyumuşum,annem beni uyandırdı ve muayene için sıra beklemeye başladık.Şanslıydık ki önümüzde sıra bekleyen az kişi vardı.Doktor tırnakları kesilip törpülenmeli ve düzenli olarak sabunla yıkanmalı dedi anneme.O sırada aklıma yarınki yapacağım gösteri geldi.O anda bir sıkıntı doldu içime.Annem muayene ücretini ödedi,arabaya yöneldik ve bir sessizlik oldu.Fırsat bu fırsat hemen eve gelip anneme, söyleyeceğim şarkıya ve çalacağım parçaya hazırlanmam gerektiğini hatırlattım.Annem makyaj yapan birisi olmadığı için bana “Senin için makyaj malzemesi alalım çünkü seni yarın bu beneklerle göndermek istemem.” dedi.Ben buna çok sert bir şekilde karşı çıktım.”Ben bu beneklerle mutluyum”dedim.Ama bunu söyledikten sonra pek pişman olmadım değil.Annemde bu sözümle gurur duyduğunu bana mimikleriyle anlattı.Eve geldiğimizde saat üç olmuştu çünkü annem beni yemeğe götürmüştü ama ben yemekten hiç zevk alamadım çünkü ikide bir bir yerim kaşınıyordu.Eve vardığımızda hemen gitarımı aldım ve söyleyeceğim parçanın notalarını çalmak için gitarımın tellerine yavaşça vurdum.Kısa bir nakarat ardından şarkıya geçtim ve şarkıda kendimi kaybettim.Seher vaktine kadar yarınki gösteri için çalıştım.Biraz dinlenmek için yattım ama gergin olduğum için uyuyamadım.Annem yakalaşık iki saat sonra gelip beni kaldırdı.Bana hazırlanmamı söyledi.Ben hazırlanırken annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Hazırlandıktan sonra kahvaltıya indim.Kahvaltıda hiç konuşmadık.Kahvaltıdan sonra gitarımı , notalarımı ve bir tane çiğ yumurta alıp beni arabada bekleyen annemin yanına gittim.Gösterinin yapılacağı Leyla Gencer Sahnesi’ne geldim.Annem arabayı parketti.İçeri girdiğimde gösteri başlamıştı, benim sahneme on beş dakika kalmıştı.Gösterime son beş dakika kala çiğ yumurtamı içtim ve hazır bir şekilde beklemeye başladım.Sıra bana geldiğinde seyirciler benden önceki kişinin şovunu alkışlıyorlardı, yavaşça sahneye çıktım ve bir anda sahne ışıklarını üzerimde hissettim.İşte o an salon sessizliğe büründü,bütün bakışlar üzerimdeydi.O anda bütün şarkı sözleri aklımdan uçup gitti.Şarkının sözlerini hatırlamak için gözlerimi kapattım.
Kafamın içinde bir anda uğultular oluşmaya başladı ve o an kesildi.Gözlerimi açtığımda saatin sabah altıyı gösterdiğini gördüm.