O gün her şey çok daha garip, ilginç ve değişikti. Köpekler durmadan havlıyor, kediler durmadan ciyaklıyordu. Hava bulutluydu, yağmur yağacak gibiydi. Her şey tabi o bölgede yaşamayanlar için kolaydı, sadece onlar için bu bir çeşit “tatil” idi. Oysa bilmiyorlardı ki o gün, evet tam da o gün, bazı insanların hayatı mahvolmak üzereydi. Ailem zekilerle doluydu. Annem öğretmen, babam profesördü. Kar tatili olmuştu. Herkes çok mutluydu. Ebeveynlerimin işleri vardı, ondan dolayı sadece ablam ve ben evdeydik. Ben yemek yapmış, onlara akşam sürpriz yapmayı planlıyordum. Yaptığım makarnadan bir tabak aldım, ablama da bir tabak koydum. Ambiyans olsun diye mum yaktım, çiçek koydum masaya. Yemek çok hoş olmuştu. Tam acı değil, çok tuzlu da değil her şey tam yerindeydi. Mükemmel denebilirdi. Ablam masanın bir fotoğrafını çekti, sonra içeri geçti. Eee toplamak da bana kaldı. Her yeri topladım. Bizim evdeki maddî ihtiyaçları babam karşılıyordu. Ama babam bizlerin eğitimine çok önem verdiği için bizim eğitimimize de çok para veriyordu. Bundan dolayı bir kaç tabak, kaşık vb. eşyalarımız vardı. Tam da bizim şansımıza biz son tabakları kullanmıştık. Ben tabakları bulaşık makinesine doldurmuştum, çiçekleri kaldırmıştım. Masada bir tek mum kalmıştı. Ne olduysa o an, her şey mumları üflediğimde olmaya başladı. Her yer sallanmaya başladı. Soğukkanlılığımı korumamı, kendimi, bu kızın ve herkesin dışarı çıkması gerektiğini fark ettim.O kızı çıkardım ve kendim çıktım. Babamın iş yeri yakındı kızı omzuma alıp oraya koştum. O kız ablam çıktı neyse ki. Ağır yaralanmıştı ama yaşıyordu. Hastaneye götürdük ve acil bakım yaptırdık. Bir kaç hafta kendisini zorlamaması gerekiyordu ama iyileşecekti neyse ki. Ankara’ya geldik. Artık burada daha güvende hissediyorum.
Üflenen Son Mum
(Visited 15 times, 1 visits today)