Uçak Seyahati

Sabahın erken saatleriydi; gökyüzünün maviliği ve kızıllığı birbirine karışmış, gün aymak üzereydi. Burada çok olmasa da tahmin ettiğimden biraz fazla insan vardı. Kimisi gezmeye, kimisi iş seyahatine kimisi ise ailesini ziyarete gidecekti. Yan yana dizili, yeni araba kokusunda, gri koltuklara oturmuş; insanları, etrafı gözlemliyordum. Uykuluydum. Her şey çok hızlı gelişmişti, kendime geldiğimde havaalanındaydım.

Ansızın verdiğim bir kararla, gecenin bir yarısı kalkıp İzmir’e giden bir uçak bilet almış, yanıma elime geçen her şeyi bir bavula sokuşturmuş ve yola çıkmıştım. Her ne kadar o anlık her şeyden uzaklaşma hissim şimdi geçmiş olsa da pişman değildim. Hem iş hayatıma bir süre ara vermek hem de ailemden, arkadaşlarımdan yaklaşık 1 haftalığına uzaklaşmak istiyordum.

Deniz kenarındaydım. Bembeyaz bulutların arasından güneş, edata bir altın gibi parlıyordu. Etraf çok sakindi. Belki de uzun zaman sonra ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissetmiştim. Fakat bu his 1 dakikadan az sürdü. Huzuru hissetmemle beraber aklıma yolculuktaki kız geldi, Selin. Benden birkaç yaş küçüktü. Buna rağmen gayet olgun bir insandı. Uçağa ben önce gelmiş olmalı ki; benim ve benim yanımdaki koltukta iki tane çanta vardı. Fakat yanlarında kimse yoktu. Çantayı kucağıma alıp yerime yerleştikten biraz sonra çantaların sahibi geldi ve özür dileyerek çantayı aldı ve yerine, yanımdaki koltuğa oturdu. Ben ise gülümsedim.  Yüzündeki kızarıktan ve gözündeki şişlikten ağladığı belliydi. Çekinerek iyi olup olmadığını sordum. Biraz ağlamaklı oldu ve sahte bir tebessümle iyi olduğunu belirtti. Aradan biraz zaman geçti ki telefonum çaldı. Uçağın kalkmasına daha 10 dakika olduğu için telefonu açtım. Arkadaşım kartvizitimin fotoğrafını istiyordu. Hemen fotoğrafını çekip attım. Bu sırada yanımda oturan kız “Siz psikolog musunuz?” diye sordu. Evet diye yanıtladım ve kendimi tanıttım ardından o da tanıttı: “Ben Selin.” Biraz kendimizden bahsettikten sonra bir süre konuşmadık. Sessizliği Selin bozdu. “Bir şey sorabilir miyim acaba?” -çekinerek sorduğu her halinden belliydi. Merakla kafamı salladım. “Tabii sorabilirsin.” Gülümseyerek “İnsanların sorunlarına çözüm buluyorsunuz? Onlara nasıl yardımcı oluyorsunuz?” Bu soruyu cevaplamadan ona bir soru yönelttim. “Sen nasıl çözerdin?” Hiçbir fikrim yok dercesine dudaklarını büzdü. Sorunu olduğunu ve bunu anlatmak istemeyip çözmeye çalıştığı apaçık belliydi.

Yolculuğun bitmesine az kalmıştı. Ona sorunlarını çözmenin yollarından hızlıca bahsettim. Her ne olursa olsun kendini her zaman değerli kılmasını ve gereksiz şeyleri kafasına takmamasını söyledim. Uçaktan inerken bana teşekkür etti. Ben de ona kartvizitimi verdim ve istediği zaman beni arayıp her şeyi anlatabileceğini söyledim.

deniz ile ilgili görsel sonucu

(Visited 181 times, 1 visits today)