Kölelik ya da tutsaklık sizce ne anlama geliyor ? Ben söyleyeyim: Bir hayatınızın olmaması, başkalarının çıkarları için yaşamak, isteklerinizin bir değeri olmaması… Bırakın isteği ihtiyaçlarınızın bile bir başkası isterse yerine getirilmesi anlamına geliyor. Peki böyle bir hayatı kim ister ? Bize yapılsa asla kabul etmeyeceğimiz bir şeyi sırf gücümüz yetiyor diye bir başka canlıya yapmak sizce ne kadar mantıklı?
Almanya’da bir hayvanat bahçesinin son bölümünde üzerinde ”Dünyadaki En Tehlikeli Canlı” yazılı olan bir kapı vardır ve bu kapıdan içeriye girdiğinizde karşılaştığınız şey tek bir aynadır. Üzücü fakat doğru. İnsan o kadar tehlikeli bir varlık ki… Para, yani bir kağıt parçası uğruna yapamayacağı hiçbir şey yok ne yazık ki. Bunca kötülüğü birbirleri ile kalmayıp hayvanlara da yapıyorlar maalesef.
Uçsuz bucaksız sularda yüzmeyi hak eden balıkları alıp küçücük akvaryumlara, dünyanın en özgür ruhlu canlılarını, kuşları alıp kanatlarını bile çırpamayacakları kafeslere, etrafına neşe saçan koşup oynaması gereken kedileri, köpekleri adım atamayacakları kadar dar kafeslere koymak; geceleri soğukta karanlıkta ve dört duvar arasında bırakmak, meyve sebze alıp satar gibi hayvan alıp satmak asla kabul edilebilir değil. Fakat ülkemizin dört bir yanı bu insanlık ayıbının sorumlusu pet shoplarla çevrili. Kendinizi o pet shopların herhangi birindeki bir hayvanın yerine koyun. Öncelikle asla yürüyemediğinizi hatırlatmak istiyorum. Bunun yanında oturduğunuz yer temiz değil, insanlar sürekli önünüzden gelip geçiyor, bazıları size bakıp gülümsüyorlar hatta bazen sizi kollarının arasına alıyorlar. Tam kurtuldum, buradan gidiyorum diyorsunuz ki sizi tekrar o camdan kafese koyuyorlar. Tüm gün böyle geçiyor ve ardından gece geliyor. Işıklar sönüyor ve derin bir sessizlik içinde tek başınıza kalıyorsunuz. Ne hissederdiniz? Tüm bunlar bir yana, bırakın hayvanların özgürlüklerini elinden almayı, onların sağlıklarını, hatta hayatlarını bile ellerinden alıyoruz. Mesela sırf daha fazla para kazandırsın diye bir köpeği cins bir köpeğe benzetmek için onu boyayan, sırf çocukların ilgisini çeksin diye civcivleri pembe, mor yapan, seyahate çıktığı için dükkanındaki hayvanları ölümün eşiğine sürükleyen kişilere insan demek beni insan olmaktan utandırıyor.
Kendini hayvansever zanneden fakat aslında “cins” hayvansever olan insanlar da en az hayvan ticareti yapanlar kadar suçlu. Çünkü pet shoplardan alınan her hayvan bu ticarete yapılan bir destek niteliğinde. Fakat biz desteklemek yerine karşısında durmalıyız ki işlenen bu suçun oranı en aza indirilebilsin. Ne yazık ki bizim karşı çıkmamız çoğu zaman yeterli olmuyor. Bu nedenle neredeyse her şey üzerine yasa çıkaran devlet adamlarının en kısa zamanda hayvan ticaretinin önüne geçecek bir yasa da çıkarmaları gerektiğini düşünüyor ve umuyorum. Çünkü hiçbir canlı bir diğerinden üstün değildir. Ses çıkarmıyorlar diye onları bu köle ticaretinin bir parçası yapmamız bizim insanlığımızdan ne kadar uzaklaştığımızı gösterir. Artık daha da geç olmadan bu acımasız oyuna bir son vermeliyiz!