Kadınların sesini dahi çıkaramadığı bir dönem düşünün ki 200.000 kişiye bağımsızlık çağrısı yapmış başka bir kadının daha yaşadığı. Yüreklerden ileri gidemeyen o sesleri bir başına bağıran bir kadın. Kadın ne anlar savaştan diyenlere nispet eder gibi başçavuşluğa layık olmuş bir kadın. 8 martlardan martlara değil her gün kadın olmanın verdiği gururu hissettiren bir kadın.
Ülke bağımsızlık uğruna kendini parçalarken, her dört duvarın arkasında da bir annenin feryatları duyuluyordu. Kapıdan bakamaz, kocasını göremez, çocuğunu susturamaz, aş çıkaramaz, ne halde sorulmaz, görülmez. O annelerden birinin kız çocuğu vardı ki görmüştü, anlamıştı olanı biteni. O kader sanılan bu sefalete göz yummamak için okumayı seçti. İnancına duyulan nefretten atıldığı okula İngilizceden çevirdiği bir kitabın başarısıyla özel olarak tekrar çağrıldı. Ve o günden sonra bir daha durmadı. O cahil toplumun gözüne kadınların gücünü sokana kadar durmadı. Gazetelerde başladı , kitaplar yazdı, cümlelere sığdırdı ki bir gün vücuduyla birlikte toprağa gömülmesin düşünceleri. Ne ölüm ne başkası durduramadı. Verilmiş idam cezaları vardı, sokağa çıkarmayan düşmanları. Nafile. Bunu fırsat bilip ülke dışında geliştirdi kendini. Daha çok öğrendi, güçlendi.
Hakkın, hukukun sadece erkeklere işlediği o döneme kadınların haklarını savunarak ağırlığını koyup, nefretle ya da sevgiyle akıllara kazıdı. Ne sustu ne de susturulabildi. Bağımsızdı ve gururluydu. Milli Mücadeleye katıldı, kız mektepleri açtı, Osmanlının ilk feminist cemiyeti Teali-i Nisvan’ı kurdu, geliştirdi ve daha niceleri. Mustafa Kemal’in akıl danıştığı nadir insanlardandı.
Tarihte izini bırakan öyle insanlar olur ya bugünümüzü sayelerinde yaşarız. Cesaretleri hayran bırakır kendilerine. Yüzbinlerin içinden çıkarlar, düşüncelerini içlerinde tutmak istemezler, bulundukları düzeni kabul etmezler ve öyle büyük umutlarla çıkarlar ki o yola döndürmeye kimsenin gücü yetmez. Halide Edip Adıvar da o güzel insanlardan biriydi. Türk kadının ve yapabileceklerinin en güzel temsilcilerinden biri. Kendisinden sonra gelecek nesillerin içlerindeki inancı yeşerten, bugünümüzü borçlu olduğumuz bir başka önderdi. Ben bugün bu satırları kadınlar günü adına değil Türk kadının her gününe adıyorum. Korku dolu, dört duvar arasında geçen geçmişimize ve dünyayı değiştirecek başarılarımıza.