Sabahleyin her sabah olduğu gibi işe gitmek için evden çıkmıştım. Kötü bir sabah geçiriyordum, kahvaltı yapmaya vaktim kalmamıştı çünkü alarm çalmamıştı ve neredeyse geç kalacaktım. Koşar adımlarla dışarıya çıkıp bisikletime binmiştim ve yola koyulmuştum. Daha yola çıkalı birkaç dakika olmuştuki yol hakkının bende olmasına rağmen sağ tarafımdan bir araba bisiklete vurmuştu ve beni yere düşürmüştü. Ben daha ayağa kalkamadan bisikletimi ezerek hızlı bir şekilde yoluna devam etmişti. Tekerleklerim yamulmuştu, bisiklet kullanılamaz haldeydi. Etrafıma toplanan insanların yardımıyla birazda olsa kendime gelmiş, bisikleti kaldırıp geri eve doğru yürümeye başlamıştım. İçimden bu sabahın daha ne kadar kötü olabileceğini geçirirken anahtarlarımın cebimde olmadığını fark ettim.
Bulduğum bir çilingir yardımıyla tekrar evime girdim ve ilk iş olarak buzluktan kafam için buz çıkardım. Araba bisiklete vurduktan sonra kafamı yere çarpmıştım. Mutfağın hemen yanındaki odanın ortasında bulunan koltuğa oturdum ve bugünün neden böyle olduğunu düşünmeye başladım. Kötü şans mıydı, oysaki ben şansa fazla inanmazdım. Fakat sabah olanların başka bir açıklaması yoktu. Biraz oturduktan sonra işe daha fazla geç kalmamak için tekrardan aşağıya inip bir taksi çağırdım. Çalıştığım yer evime fazla uzak değildi fakat zaten yeterince geç kalmıştım ve yürümeye karar verseydim daha da geç kalacaktım. Ofise tam girmiştim ki müdürün eliyle beni odasına çağırdığını fark ettim. Ne olduğunu biliyordum çünkü bugün geç kalmam ilk değildi. Bana neden geç kaldığımı sordu ve ben de sakin bir şekilde tane tane açıkladım fakat müdürün bana inandığını zannetmiyordum, o yüzden açıklamanın sonuna bir daha geç kalmayacağımı ekledim. Müdür de başıyla onay verip başka bir konu daha konuşmak istediğini söyledi. Bu sefer ne olduğunu bilmiyordum. Bana bir okula konuşma yapmam için misafir etmek istediklerini söyledi. Beni neden misafir etmek istediklerini anlamamıştım. Basit bir gazetede basit bir yazardım. Fakat itiraz etmedim ve seve seve gideceğimi söyledim. Konuşmadan bir önceki gece çok heyecanlıydım, yarın ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ya beğenmezlerse korkusu vardı içimde. Uzun sürse de uykuya dalmayı başardım. Konuşma yapacağım günün sabahında erkenden kalktım ve çok güzel bir kahvaltı yaptım. Evdeki en güzel takımımı giydim ve okula gitmek için bir taksi çağırdım. Okula vardığımda okulun öğretmenleri ve öğrenciler beni kapıda karşıladı. Çok mutlu olmuştum. Beni heyecanla bekleyen insanlar tarafından karşılanmak güzel gelmişti. Konuşmayı yapacağım yere yani okulun konferans salonuna indim. Öğrenciler gelene kadar yarım saatim vardı ve bu yarım saatte neler konuşacağımın üstünden geçmem gerekiyordu. Her şey kusursuz olmalıydı. Birkaç kez kendi kendime prova aldım ve sonunda öğrenciler salona geldiler. Kürsüden aşağı inmiştim çünkü benden önce okulun müdürü konuşacak ve beni sonrasında çağıracaktı. Kalbim çok hızlı çarpıyordu. Göğüs kafesim patlayacak gibi hissediyordum. Ve sonunda okul müdürü ismimi okuyarak beni kürsüye davet etti. Konuşmamı yapmak için alkışlar eşliğinde kürsüye çıktım. Tam konuşmaya başlayacaktım ki kalabalığın arasında onu gördüm.
Gördüğüm adam işe giderken bana arabasıyla çarpıp ardından bisikletimi hurdaya çeviren adamdı. Bir anda günlerdir aklımda planladığım her şey yok oldu. Konuşacaklarımın hepsini unuttum. Fakat soğukkanlılığımı kaybetmedim. Sakin bir şekilde okul müdürün yanına gidip olayı anlatmaya başlamıştım ki adamın kaçmaya çalıştığını gördüm ve okul müdürüne güvenliğe haber vermesini söyledim. Bir yandan ben de adamın peşinden gidiyordum. Fakat adam kaçmayı başarmıştı, güvenlik içeriye girdiğinde adam çoktan kapıdan çıkmış gidiyordu. Aradan birkaç gün geçtikten sonra adamın aynı okulda yakalandığını öğrendim. Çok rahatlamıştım. Hemen okul müdürüne yapamadığım konuşmayı başka bir zaman tekrarlamak istediğimi söyledim. Bana kendisinin de bunu çok istediğini söyledi.