Uyumak istemiyordum. Artık bu acıyı tekrar tekrar yaşamaktan bıkmıştım. Her gece o lanet kabusları görmek, her uyandığımda hayatıma sanki her şey normalmiş gibi devam etmek ve tekrar gece olunca uyanmak için acı çekmek. Artık gına gelmişti. Doktora defalarca kez gittim fakat hep aynı şeyi söyleyip durdu. Yok küçüklük travması, yok aklında kalan kötü ve trajik bir olay. Evet gözümün önünde bir cinayet işlenmiş olabilir ama ben buna alışığım ne de olsa işim bu.
Evet, ben bir dedektifim. Her gün bu tür şeylerle uğraşıyorum. Fakat bir tane olay var. Hiç unutamadığım, aklımdan hiç çıkmayan, aklımın sınırlarını zorlayan. Fakat ilginç bir şekilde olayı hatırlamıyorum. Bu olayları düşünmeyi bırakıp mutfağa yöneldim. Uyumayacağım için buzdolabını açıp birkaç atıştırmalık alacak ve evraklara bir göz atacaktım. Yarı kapalı gözlerle buzdolabını açmamla gözlerim de fal taşı gibi açılmıştı. 1 adet kan torbası? Evet, evet. Şaka yapmıyorum. Hastanelere kan verdiğinizde o kanın konulduğu şeffaf torba şu an benim buzdolabımda duruyordu. Kalbim deli atıyordu. Bu sanki bana bir şeyi, birini anımsatıyordu. Biri benim evime gizlice girmiş ve bu anlamsız şeyi buzdolabıma bırakıp geri dönmemek üzere gitmişti. Kan torbasını elime aldım. Bir anda geçmişe döndüm. Karımın vurulma anı beynimde bitmek bilmeyen bir trajedi gibi dönüp duruyordu. O anı unutmak istiyordum. Sadece o anı unutmak bana çok yardımcı olabilirdi. Hemen kanı DNA testi için en yakın hastaneye yönlendirdim. Bunun kimin DNA’sı olduğunu bir yandan bilmek istiyor bir yandan da istemiyordum. Çok merak belki de her zaman iyi değildi. Belki de zararlıydı. Bu olay sayesinde 2 bilemedim 3 hafta uykusuz kalacaktım. O an gözlerime canlandıkça ölümün soğuk kollarına bir o kadar daha yaklaşıyordum.
Her zamanki gibi evde gazetemi almış kahvemi yudumluyordum. Bu süreçte kahve beni bana bağlayan ve kopmamamı sağlayan tek şeydi. Daha sonra bir telefon geldi. Arayan hastaneydi. Büyük bir telaşla telefonu açtım ve kanın kime ait olduğunu sordum. Fakat telefonda bilgi veremedikleri için beni hastaneye çağırdılar. Aceleyle arabaya binip hastanenin yolunu tuttum. Hastaneye vardığımda bir kadın beni doktora yönlendirdi. İçeri girdim ve kadın konuşmaya başladı. “Merhaba beyefendi, birkaç hafta önce bize gönderdiğiniz DNA testinin sonuçlarını paylaşmak için sizi buraya çağırdık. Öncelikle bulduğumuz kan Melisa Akay adında bir kadına ait. Fakat yaptığımız araştırmalar sonucunda kadının ölü olduğu ortaya çıktı. İşin garip yanı ise bize gönderdiğiniz kanın taze olması.” Doktorun söyledikleri beni şoke etmişti. Karım? Melisa? Hala hayatta mıydı?
Travma
(Visited 111 times, 1 visits today)