Toplumun Tabuları

Hepimize yaşadığımız toplum içinde tanımlanan bazı sorumluluklar ve görevler vardır. Hepimiz yaşarken bu sorumluluklarımızı göz önünde bulundurarak yaşarız. Tıpkı kanunlar gibi bizlere biçilen görevler de bizleri belirli bir sınır ve kural içinde yaşamaya iter. Ancak aslında bakacak olursanız sorumluluklar kanunlardan farklı olarak sonuçlar doğurmaz. Yani aslında verilen bir görevi yapmaya bizi iten şey nedir?

İnsanın kendi yapısı gereği kendine özgü doğru ve yanlışları vardır.  O yüzden bu doğru ve yanlışları çerçevesinde hareket etmesi kendi için en yararlı olan olacaktır. Bize bir görev verildiğinde önce kendi doğru ve yanlış süzgecimizden geçiririz. Sonrasında ise eğer kafamıza yatarsa bu görevi uygularız. Ancak burada gözden kaçırdığımız bir nokta bulunmakta.  Normalde aldığımız kararların tamamen bizim seçimlerimiz sonucu olması gerekirken ‘’yaşadığımız çevrenin’’ ve bu çevrenin uyguladığı ‘’toplumsal baskının’’ yeri hayatımızda oldukça merkezde bulunmakta.

Dışarıdaki insanların yaptığı yorumlar birçoğumuzun umurunda olup hayatımızı şekillendirmektedir. İnsanlar başkalarının işlerine, hayatlarına karışmayı çok severler ya da severiz. Belki biz de başkalarının hayatlarına karışıyor olabiliriz ama bunun her iki türlüsü de aslında bizleri iyi etkileyen bir şey değildir. Bazen kendi isteğimiz toplumsal doğrularla çelişebilir ve bu noktada çevrenin yargılayıcı yorumları bizim kulaklarımıza gelmeye başlar. Ancak bu yorumları acımasızca yapan insanlar aslında kendi hayatlarında mutlu olamayan, zamanında kendi çevresinin yaptığı yorumlar altında ezilmiş ve onlara karşı çıkmayıp boyun eğmiş insanların yaptığı yorumlardır.  Kendileri sırf yaşadıkları toplumun baskısı altında ezilmiş diye kendi başına hareket edebilecek cesareti olan, gerekirse herkesi karşısına alıp hedeflerini gerçekleştirebilecek insanları da aşağıya çekmeye çalışırlar. Halbuki bu durum her ne kadar karşıdaki kişinin iyiye yönlendirmesi için yapılıyor gibi lanse edilse de çoğu zaman bir kıskançlıktan ibarettir.

Kendi hayatlarında mutsuz insanlar başkalarının hayatlarındaki eksikliklerden güç alırlar. Bu yüzden de sık sık başkalarına karışıp onlara kötü yorumlarda bulunurlar.  Böyle insanların varlığı her zaman devam edecek olup hayatımızın çoğu evresinde karşımıza bu tarz insanlar çıkacaktır. O yüzden bu tarz insanları değiştirmeye çalışmak ya da bu tarz insanlardan kaçmak yerine onlarla başa çıkmayı hepimizin öğrenmesi gerekir.

Kim ne konuşursa konuşsun kendimiz için doğru olan şeyleri yapmaya devam etmeli ve gerektiğinde bu insanlara bazı konuların  kendilerini ilgilendirmediği hatırlatmalıyız. Hayatımızın  merkezinde olan görev ve sorumluluklarımızı kendimizi belirlemeli ve yapmak istediğimiz için yapmalıyız, eğer yapmazsak çoğu insanın hedefi haline geleceğimizden dolayı değil.

(Visited 53 times, 1 visits today)