8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden çıktı. Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durum, gerçeği anlayınca onu korkuttu. Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı, otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın…
İş yerine gidene kadar acelesi olduğu için kimseye neler olup bittiğini soramamıştı. Bu yüzden iş yerine gittiğinde ilk işi bu soruyu sormak oldu. Kapıdan girer girmez hemen sağda bulunan danışmaya gitti. Geniş, tahtadan ve dikdörtgen şeklindeki bu masanın arkasında duran siyah dalgalı saçlı kadın hafif bir tebessüm ve ince bir ses tonu ile “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun.” diyince kafasındaki bütün sorular cevap buldu. Başta onu korkutan bu durum şimdi ise onu neşelendirmeye yetmişti. Danışmada bulunan kadınların da kadınlar gününü kutladıktan sonra neşeli bir şekilde işlerine koyuldu. Çalıştığı yerdeki erkek çalışma arkadaşları da olmadığı için onların sorumlulukları da kadın çalışanlara yüklenmişti. Bu yüzden çok yoğun ve yorucu bir gün geçirmişlerdi. Ancak hemcinsleriyle beraber geçirdikleri vakit o kadar keyifliydi ki hiçbiri günün sonunda yorgunluklarını hissetmiyordu.
Her ne kadar kendini dinç hissetse de fiziksel olarak yorgun olduğu bir gerçekti. Bu sebepten dolayı spora gitmek istemese bile kendine verdiği sözü tutmak için gitmeye karar vermişti. Spor salonu neredeyse bomboştu. Salonda sadece birkaç kadın vardı. Bugüne kadar erkeklerin spora olan ilgisinin fazla olduğunun farkına varmıştı ama bu kadar çoğunlukta spor salonlarında bulunduklarını tahmin edememişti. Ayrıca unuttuğu bir şey vardı. Antrenörü erkek olduğu için tek başına spor yapması gerekiyordu. Bazı aletleri kullanmayı bilmediği için tedirgin olmuştu. Sonrasında kendi kendine bilmediği aletleri çözmeye çalışırken ona yardımcı olmak için yanına iki kadın geldi. Ona yardımcı oldular ve sonrasında aralarında geçen sohbetten zevk aldıkları için çıkışta kahve içmeye davet ettiler.
Günün sonunda eve gittiğinde kadınların toplumun temel taşlarından biri olduğunu ve varlıklarının her yönüyle değerli olduğunun tekrardan farkına vardı. Toplumun her alanında kadınların katkılarının ve liderliklerinin hayati öneme sahip olduğunu; aileleri, iş dünyası, siyaset, sanat, bilim ve daha birçok alanda etkili bir şekilde rol alırken, toplumsal dönüşümün ve ilerlemenin anahtar aktörleri olan kadınların toplumdaki önemini anladı.