Sanat; yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi, kendi içinde hissedilip insanlara direkt olarak yansıtılamayan duygu ve düşünceleri dışa vurmanın bir yoludur. Tıpkı Tolstoy’un söylediği gibi: “İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için hareket ses çizgi renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından sanat ortaya çıkmıştı.” Sanat anlayışı özünde öznel bir kavramdır ve kişinin bakış açıları değiştikçe, içinde yaşadıkları ortam ve hissettikleri farklı olunca ortaya koydukları sanat eserleri de farklılık göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde sanata verilen önem büyüktür. Fakat geri kalmış ülkelere bakıldığında, sanatın pek de önemsenmediği, sanatsal faaliyetlerin çok az olduğu görülmektedir.
Ne yazık ki ülkemizde sanat ile ilgilenen insanlar değer görmüyor ve çoğu kişi sanat ile ilgili şeyleri kafalarında boş olarak nitelendiriyor. Sanat ile entegre edilmemiş bir toplum değiliz. Bundan dolayı da kültür açısından düşük ve sanatı gereksiz bulan bir toplum yapısına sahibiz. Sanat tıpkı toplumu yansıtan bir ayna gibidir. Toplumda olup biten her gelişme sanat aynasında yansımaktadır. Toplumun inanç, kültür, düşünce ve duygu yapıları sanat ürünlerinde kendini belli eder. Bu yüzden sanat sadece bireysel değil toplum olarak da kendini ifade etme aracıdır. Sanattan uzak olan bir toplum gelişmemiştir. Mustafa Kemal Atatürk: “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz. Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.” der.
Şuan Türk toplumun sanata bu kadar lüzumsuz bakmasının sebebinin okullarda verilen eğitimde sanata hiç yer verilmemesinin büyük bir rol oynadığını düşünüyorum. Ülkemizde okullarda alınan eğitim sosyal aktivitelere hiç yer vermeden sadece dersler üzerine kurulu. Oysa eğitim denen şey dersten ibaret değildir. Eğitim; politik, sosyal, kültürel, bireysel boyutları içerisinde bulunduran ve okul vasıtasıyla insanlara hayatta gerekli bilgi ve kabiliyetlerin aktarılmasıdır. Ancak Türkiye’deki okullar sanatta birçok dal bulunmasına rağmen sadece resim ve müzik derslerini öğrencilere veriyor. Hatta direkt hiçbir şekilde sanat ile ilgili bir ders vermeyen okullar bile mevcut. Bu sadece ders odaklı eğitim sistemi yüzünden sanata yeteneği olan kişiler bunu fark edemeyip kafasını kendi alanı olmayan derslere vermeye çalışıyor. Sanata olan ilgisini fark etse bile hiç değer görmeyeceğini bildiği için sanat dalında ilerleyemiyor.
Peki ülkemizde sanatı geliştirmek için ne yapmalıyız? Öncelikle bu saatten sonra zor olsa da insanlara sanatı aşılamak devletin yapabileceği bir şeydir. Okullarda sanat ile ilgili dersler arttırılmalı, ilgi çekici kültür sanat merkezleri ve müzeler inşa edilmelidir. Diğer ülkelerde olduğu gibi çocuklar küçükken spora önem verildiği gibi sanata da verilmeli ve çocukları sanata da yönlendirmeli. Aileler çocuklarının sanat okullarına gitmesine karşı çıkıp, illa hukuk veya tıp okuması gibi beklentilere girip çocuklarının hayallerini hiçe saymamalı ve onların kararlarını desteklemeli.