“Eğer erkekler fiziksel olarak daha güçlü oldukları için kadınlardan üstünse o zaman hükümeti neden Sumo Güreşçileri yönetmiyor?”-Toshiko Kishida. Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlardan ve erkeklerden toplumun beklediği davranış kalıplarını ifade eder. Bu roller, erkek egemen sistem tarafından biçimlendirilmiş olması sebebiyle, toplumsal ve kültürel olarak süregelen kadın erkek eşitsizliği üzerine inşa edilmiştir. Toplumsal cinsiyet rollerini ataerkil bir toplum yapısı ortaya çıkarmış olup, çeşitli alanlarda kadın ve erkek arasında fırsat eşitsizliğinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, her iki cinsiyetin de tüm kamusal alan ve özel yaşam alanlarında eşit yetkiye sahip olması, bu alanlara eşit katılımı ve bu alanlarda eşit seviyelerde görünür olması anlamına gelir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği iş hayatında hepimizin karşına mutlaka çıkar. Belki buna şahsen kendiniz veya bir tanıdığınız maruz kalmış olabilir. İş hayatında fırsat eşitsizliği sosyal normlardan ve ataerkil toplum yapısından dolayı ortaya çıkar. Norm, grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar veya ilkeler bütünüdür. Doğan Cüceloğlu’nun da belirttiği gibi “Sosyal normlar, bireylerin hangi durumlarda nasıl davranacağını tanımlar ve belirler. Sosyal normlar sayesinde bireyleri davranışları tahmin edilebilir. Böylece karşıdaki kimsenin davranışının ne olacağını her an ‘tahmin etmek’ zorunda kalmayız”. Aslında sosyal normlar iş hayatında yıkılması gereken en büyük tabulardan biridir. Örneğin, kadınların toplum tarafından güçsüz ve ikincil planda tutulması, onların kamusal alanda başarılı olamayacakları konusundaki algılar ve bu algılar doğrultusunda kadınların özel alana yani geri plana itilmesi, onlara ev işlerinin uygun görülmesi toplumsal eşitliği bozan bir durumdur. Son günlerde gündem olan ülkemizin bir şehrinde işe alınan kadın itfayeciler, hiçbir meslekte cinsiyet rolleri olmadığının ve bu tabulardan kurtulmamız gerektiğinin bir göstergesidir.
Sporun bir toplumun yansıması olduğu bilinmektedir. Bundan yola çıkarak sporda tanık olduğumuz eşitsizliklerin ve haksızlıkların nedeninin toplumun spora olan bakışı olduğunu söyleyebilir miyiz? Peki sizce bunların hepsi neye sebep olur? Fiziksel başarı ve erkeksiliğin aynı anlaşılmasına. Aslında bunu sporla ilgimiz olsa da olmasa da çoğumuz bunu aynı anlamış olabiliriz. Evet erkekler fiziksel olarak kadınlardan daha güçlüdür fakat bu onların fiziksel olarak kadınlardan başarılı olduğu anlamına gelmez. Buna paralel olarak; “saçı uzun aklı kısa”, “kadınla gitme yola başına getirir bela”, “erkek ol”, “erkek gibi davran”, “erkek milleti değil mi?” dile getirilen cinsiyete dair ayrımcılığı ima eden yargılar bulunmaktadır.
Aslında Toplumsal cinsiyet rollerini patriarkal yapılar meydana getirip, hayatın çoğu kısmında iki cinsiyet arasında bir takım ayrımcılığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toplumsal cinsiyet rolleri eşitsizliğe, cinsiyetler arası ayrımcılık ve haksızlığa, iş ve eğitim hayatında aslında hayatın genelinde kadın ve erkelerin belli kalıplar içine oturtulmasına sebep olmuştur. Bunu durdurabilecek kişiler bizleriz yani toplumsal cinsiyet rollerini hayatımıza entegre eden bizler…