Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Toplumsal olarak özellikle spor dalında kadın erkek ayrımcılığı yapılmaktadır. Kadın ve erkeklerin farklı takımlarda olup karşılaşmaların farklı liglerde gerçekleşmesi buna bir örnektir. Peki bu ayrımları yapmak doğru mudur ve nedenleri nelerdir? Bu konu hakkında da birkaç araştırma yapılmış ve internet ortamına sürülmüştür.

Kadınların ve erkeklerin oynadığı sporlar ve kişi sayısına göre analiz yapılmıştır. Araştırmalara göre kadınlar; voleybol, buz pateni, jimnastik ve halk oyunları gibi spor dallarıyla daha fazla uğraşıyorken erkekler; otomobil sporları, futbol, boks ve güreş gibi spor dallarıyla uğraşıyorlar. Bu spor dalları federasyonlardaki sporcu sayılarına göre belirlenmiştir. Hem kadın hem de erkek sporcular spor dalı tercihleri nedeniyle toplumsal cinsiyetin yansıması olarak engellemelere ve çeşitli baskılara maruz bırakılmaktadır.

Spor dallarındaki başarılar arttıkça her iki cinsiyetin üstündeki baskı yavaş yavaş azalmaya başlamıştır. Günümüzde yine de cinsiyet ayrımı yapan gelişmemiş insanlardan dolayı hala tehditlere, zorbalığa ve daha birçok çeşitli baskılara maruz kalanlar var. Başarılar her ne kadar bilgilendirmelerle ve istatistiklerle kanıtlanabilse de bu baskının sona ereceğini veya bu düşüncelerin tamamen ortadan yok olacağını zannetmiyorum. Her ne kadar yanlış bir düşünce yapısı olsa da her insan kendi doğrusuna inanır ve bildiği gibi yapar.

Toplumsal cinsiyet, belirli bir zamanda ve belirli bir toplumda cinsler için uygun olduğu varsayılan davranışların kültürel tanımı olarak ifade edilmektedir. Feminist filozof Butler “Toplumsal cinsiyet aynı zamanda, cinsiyetleri tesis eden üretim mekanizmasının kendisidir.” diyerek cinsiyetin aslında baştan beri toplumsal cinsiyet olduğunu belirtir. Kadın ve erkek cinsiyetleri arasındaki biyolojik ve sosyal farklılıkları ortaya koymak ve bunları abartmak toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttırır. Spordaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğin en sıradan örneği beden eğitimi derslerinde kız öğrencilerin voleybol, erkek öğrencilerin ise futbol oynayarak iki farklı gruba ayrılmalarıdır. Bu sebeple aslında baktığımızda sporda cinsiyet ayrımı çocukluğumuzdan beri bizimle. İnsanların büyütme şekilleri ve çocukluklarından bu yana ayrımcılığı öğretmeleri ve bunun kafamıza “normal” olarak yerleştirilmesi de bir etkendir.

Tabii ki de kadın ve erkeklerin fiziksel açıdan farklılıkları vardır. Bazı sporlar ayrı yapılmalıdır belki ama belli bir algının yaratılması gerekir öncelikle. Örneğin başta erkek ve kadınların bazı takımlarda beraber yer almaları erkeklerin ve kadınların eşitsizliğinin kaldırılmasında büyük bir rol oynar. Voleybol, futbol gibi sporlar buna örnek verilebilir. Spor dallarının toplumsal cinsiyet rollerine uygunluğu konusu geleneksel kadınlık ve erkeklik kategorilerinin sınırlarıyla alakalı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kadın sporcuların; aile baskısı, evliliğin sorumluluklarının kadınlara ait görülmesi ve ekonomik özgürlüğünün neredeyse olmayışı gibi kültürel faktörlerin onların spor hayatlarında ciddi engellere yol açtığı belirtilmiştir. Bu da kadın sporcuların erkek sporculara kıyaslandığında daha az olmalarının sebeplerinden birkaçıdır. Dolayısıyla bu engelleyici faktörler ne kadar çoğalırsa toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve türlü türlü ayrımcılıklar o kadar artar. 

(Visited 53 times, 1 visits today)